7 Ağustos 2014 Perşembe

MALEZYA

Örnek fiyatlar 3 ringit 1 dolar fiyatlar ringigittir

Malezya 
Su büyük 2.5-3 küç 1-1.5
Coke 2
Küç diş macunu 4.5
Sigara 5.5 mutlaka tiomandan toplu alın yarı fiyat normalde 10-13
Vitesli Motor kiralama saati 20
Bisiklet saati 5
Snorkel  kiralama 10
Kano kira 20
Limo kahve 2
Milkshake 5
Snickers büyük 3.8 küç 2.5
Taksi mersing tioman 1.5 saat 160
Fiş dönüştürücü 3.2
Çay 1
coconut butter tost 2
Tavuk et pilav 8
Milo çik süt 3
Kot bahr airport kuala besut taxi 30
Besut perhantian boat 70 gidiş dönüş
Besut KL otobüs 88 iki kişi
Keçil otel 50
Balık az salata karpuz meyve suyu french friez kek 25
Tavuk ya da beef burger yanında fre fires 8 çok doyurucu mantıklı perhantianda
5 saat snorkelling 30 carol beach te daha ucuz 6 nokta


Ülke ile alakalı öğrendiğimiz pratik bilgiler
Kediler kısa kuyruklu hem de doğuştan
Ramazan bayramı bi ay sürüyo
İçki yasal. Ama açık alanda içersen. Çinliler bile ayıplıyor.
Bayramın 3 günü özellikle geceleri maytap ve havai fişek atıyolar.
Malaylar ve endonezyalılar birbirini az çok anlayabiliyorlar.
Evlenenlerin umreye gitmesi gibi bir gelenek yok.
Benzin 2 rm. Araba fiyatları bizimkine benziyor. Arabaların çoğu proton. Malezya malı.
Domuza olan hassasiyet aynı. İçki içenler bile domuza gelince müslümanım yemem diyo.
Nüfus %20 hindli, %20 çinli,  %60 malay. Bu yönetime de yansıyor. Hintlilerin olmasa da çinlilerin daha fazla hüç arayışı var. Başkan mutlaka Malay olmalı. Ülkede Yarı eyalet sistemi ve Ana dilde eğitim veren özel okullar mevcut.
14 bölge var. 7-8 bölgenin kendi kralı ve onların seçtiği bir kral var. Ama bu kral ing deki gibi temsili.
Evlenmeden önce 2 günlük zorunlu eğitimler var evliliği anlatan 80rm. Bu eğitim olmadan evlenemezsin.
Araç yoğunluğunu otomatik algılayan ve buna göre bekleme zamanını belirleyen trafik Işıkları var. Bize de lazım
En popüler spor Badminton ve Squash. Futbol sempatisi yok denecek kadar az.
Mamak hind malay çocuğu Nuna çin malay çocuğu
Eğitim dili biçok okulda ingilizce ilk orta lise, islamic school larda arapça
4 e kadar evlilik yasal. Diğer eşlerin rızadı şart imza
El kesme falan yok ama idam var
Soyad yok babalarının adı ile kafa kağıdına yazılıyorlar.  Ahmet bin mustafa gibi.
Malay mutfağında Kızartma için palmiye yağı (biraz tatlılık veriyor), Sebze falan pişirmek için kanola yağı kullanılıyor.
İçeceklerde birçok yerde çay kola ile aynı fiyat. Soğuk içecekler daha pahalı çünkü içecek direkt soğuk gelmiyo sıvak hazırlanıyo sonradan içine satın aldıkları buzu ekliyorlar

29 temmuz salı
Dün gece tioman adasında bir couchsurf bulduk. (couchsurf dünya çapında kültürel etkileşimi arttırmak için gezginlerin birbirine kalacak yer vs noktasında yardım ettikleri bir program) Ancak 35 yaşındaki bu bayan adadaki bir resort un sahibi. Kalacak yer ve yemek karşılığında, otel işlerinde bizden kendisine yardım etmemizi istiyor. İlginç bir deneyim olacak.  Hayırlısı bakalım. Sabah erkenden çantalarımızı topluyoruz. Türkiye den Hamza abiye getirdiğimiz kahvaltılıklarla belki de son kez Türk usulü kahvaltı yapıyoruz.

8.30 da çıkmayı planlarken saat 10 a gelirken evden çıkıyoruz. Ev sahibimiz Yarım saat ötedeki sınır kapısına bizi bırakıyor ve pasaport işlemlerinden sonra Malezya tapraklarındaki sınır şehri Johor Bahru ya geçiyoruz. Önceden otobüs ayarlamamamız evden geç çıkışımızla birleşince mersinge gidişi 2 saat süren 11.30 otobüsünü kaçırdığımızı farkediyoruz. Tioman adasına olan gemi öğeden sonra 2 de. Dolayısiyle sıkıntılı bir durumdayız. Etrafa sorduğumuzda komisyoncu olduğunu farkettiğimiz yaşlıca bir adam bizi taksilere yönlendiriyor. Fiyat tatifesi diye düşündüğümüz160 rm yazan taksici bizden 200 rm istiyor.  Normalde otobüse 24rm verecekken neredeyse 10 katını vermek çok acıtacağı için pazarlık yapıyor ve 160 a kadar ancak indirebiliyoruz. Muhtemelen kazık yedik ama yapacak bişey yok. Kendi düşen ağlamaz.

Yola çıktığımızda taksici,  yağmur nedeniyle hızlı gitmenin tehlikeli olacağını ve belki yetişemeyebileceğimizi söylemeye başlıyor. Biz de artık sinir katsayısı artmış bir iki ısrardan sonra durumu adamın vicdanına  bırakıyoruz. Allah kimseyi çakal  taksicilerin eline düşürmesin. Dürüst olanlar müstesna.

Mersing limanına 10 dak kala zar zor yetişiyoruz. Biletçi elemandan biletleri aldıktan sonra 20 lik vergi ücretini akbillerimizi göstererek öğrenci fiyatına alıyoruz. (12.5)

Bekleme salonunun yarısı turist. 1 saatlik bir gecikme sonrası vapurumuz kalkıyor. Couchsurf ten ayarladığımız bayan panuba limanında monkey bay tarafında bir resort işletiyor. Yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonrası 5 gibi panuba limanına yanaşıyoruz. Hostumuzun ismi judaine. Bu güleryüzlü hanıma ne yapmamız gerektiğini soruyoruz.  Sipariş alacağımızı servis yağacağımızı ve işin 6 da başlayacağını söyleyince bizde bir stres başlıyor. Sadece bulaşık temizlik yapacağımızı zannederken direkt garsonluk olayına girmek bizim için zor olacak. Çünkü ne onlarca yemek ve içecek çeşidinin bulunduğu menüyü anlayabiliyoruz ne de yurtdışında böyle bir deneyimimiz var. Küçük ve şirin bir köyü andıran resortun küçük de bir sahili var. Judaine bizi bungalov umuza gönderiyor. Normalde klimasız bu yerde kalmak 55rm. Veee saat 6, iş başı. Osmanla bir masada oturuyoruz,  judaine bize işin nasıl yapılacağını kısaca anlatıyor. İlk siparişi kim alacak birbirimize bakıyoruz. İşten kaçmak için biraz bardak İlk adımı hamza atıyor ve turistler de şaşkın. Garson turist karışımı osman durumu kısaca anlatıyor. Gelen siparişler, dolan boşalan masalar derken her şey birbirine giriyor. Yanlış giden yemekler, karma karışık bir mutfak. Bu şekilde geçen üç saatten sonra bize yemek yiyebileceğimizi söylüyor judaine. Bir sürü şişin bulunduğu masaya geldiğimizde ette o hiç sevmediğimiz tatlı aromayı farkediyor ve odamıza dönüyoruz. Yarı aç yarı tok otururken judaine elinde sandvich ve patetesle bize jest yapıyor.


30 temmuz çarşamba
Sonraki gün sabah namazından sonra denize giriyor ve rengarenk balıklarla yüzüyoruz. Öğlene doğru judaine in ayarladığı bir motorla adanın öte tarafındaki julau kumsalına gideceğiz. Ama yol öyle kolay değil. Tioman ın ortasından geçen 2.5 saatlik bir orman yürüyüşü bizi bekliyor. Sırtımızda 10 kiloluk çantalarımızla kah yokuş yukarı kah aşağı, dev ağaçlar ve maymunlar eşliğinde julau ya varıyoruz.

Burası yarım ay şeklinde temiz ve bembeyaz bir kumsala sahip. Yarın sabah 7.30 da dönüş teknemiz olduğu için buradan tekek sahiline araç bulmamız gerekiyor. Sorduğumuz herkes yarım saatlik bu yolculuk için 60_80 rm arası fiyat istiyor. Yorucu bir otel arayışı sırasında 50 rm ye hemen kumsalın yanında bir bungalow aynı zamanda yoldan motorla geçen malay bir çiftle anlaşarak sabah için 50rm ye bir araç buluyoruz. Eşyalarımızı yerleştirdiğimiz gibi panabu da doyamadığımız denize atıyoruz kendimizi. Deniz o kadar temiz ve berrak ki yüzlerce metre gittiğinizde bile, yeşil, mavi ve sarı tonların karışımında zemini görebiliyorsunuz. Hafif atıştıran yağmur dahi bizi durduramıyor ve neredeyse kimsenin olmadığı bu güzel denizde çocuklar gibi eğleniyoruz. Motor kiralamak istiyoruz ancak saati 20 rm ve ucuz olmasına rağmen motorların vitesli olduğunu görünce vazgeçiyoruz. Akşama doğru otel sahibinin kızı ramazan dolayısiyle hazırladıkları şekerlemelerden getiriyor.

31 temmuz perşembe
Sabah erkenden kiraladığımız araçla tekek e giderek botumuza biniyor ve tioman adasına veda ediyoruz. Bu adaya gidecekler için direkt julau ya gitmelerini öneririm. Dalış için de panuba daha ii gibi.

Mersing e vardık ve Malacca için bilet arıyoruz ancak 17.30 da bulabiliyoruz. Bu yaklaşık 8 saat mersing de sıkıştık anlamına geliyor. Bir saat kadar termibalde takılıyor ve çok beğendiğimiz 2rm lik tostlardan sipariş ediyoruz. Hamza nın malacca da olan atkadaşları ile iletişimime geçmemiz gerekiyor, yakında bir KFC bulup 5 rm ye birer Milo alarak hem yakıcı sıcaktan kurtuluyor hem de restorantın bedava internetini sömürüyoruz. Burada sanırım yaklaşık 4 saat oturuyor ve iletişim işini hallediyoruz. Malacca için yerimiz ve bizi alacak kişiyi ayarladık. Biraz mersing i turladıktan sonra 6 saatlik yolculuğumuz başlıyor. Malacca yıllarca portekiz ve hollanda sömürgesinde kalmış ve bu süreç mimarisine de yansımış küçük bir şehir.

Gece malacca ya vardığımızda şükrü denen malay arkadaş bizi arabasıyla alarak evine götürüyor. Şükrü acayip hareketli, bir tıp öğrencisi. Kendisi gibi tıpcı olan 3 arkadaşı daha var. Ayrıca evde gezi yazarlığı yapan ve vietnamda yaşayan bir ingiliz ve bir de vietnam lı couchsurferlar var. 


Kısa bir tanışma faslından sonra selman denen arkadaş open house etkinliğinden getirdiği yemekleri bize sunuyor ve kısa bir süre sonra uyuyoruz.

1 Ağustos cuma
Öğlen 12 de kalktığımızda cuma için hazırlıklara başlıyoruz. Kıldığımız camide imamın görüntüsü bir projeksiyon yardımıyla duvara yansıtılmış.
Yine şükrünün başka bir arkadaşı olan said in arabasıyla malacca yı turluyor yöresel lezzetleri tadıyor ve gece geç saatlerde eve dönüyoruz. Malezya da genel ve ölçülü bir dindarlık hakim. Neredeyse her genç namaz kılıyor. Aslında şehir de büyükce, tarihi bir meydan dışında pek görülecek bir şey yok ama bölgenin yerel insanları ile yaşamak ve kültürel etkileşime girmek her şeye değer. 

2 Ağustos Cumartesi
Ertesi sabah kuala lumpura gitmemiz gerekiyor.  Şansa bakın ki selman da arabasıyla oraya gidecekmiş. KL de bir arkadaşı olduğunu ve onun bize yardımcı olacağını söylüyor. KL girişine kadar bizi bırakan Selman a veda ediyor ve yeni tanıştığımız mimar Şükran'ın arabasına atlıyoruz. İsme takılmayın kendisi erkek. Kuala Lumpur tam bir şantiyeyi andırıyor. Dünyanın en uzun ikiz gökdelenleri olan Petronas kuleleri bu şehirde. Kuala nehir yatağı lumpur ise çamur anlamına geliyormuş. Şehre niye böyle bir isim yakıştırdıklarını anlamadık.
Yine Hamza nın bir arkadaşının KL in en ünlü meydanında bir Filistin gösterisine katılacağını ve orada buluşabileceğimizi söylüyor. Bir kaç saatlik bir şehir turundan sonra meydana geliyoruz. Tarihi yapılarla çevrilmiş geniş yeşil bir alanda kalabalık bir grup ellerindeki flamalar ve bayraklarla slogan atıyorlar. Şehrin dört bir yanından gelen motorcu gruplar da biribirinden güzel ve pahalı motorlarıyla küçük bir ralli düzenliyor.



Meydanı geziyor ve sonrasında kira ile buluşuyoruz. O da acayip fıkır fıkır bir malay kızı. Kısa bir yemek muhabbeti ardından meydanda gösteride bulunan ailesinin yanına gidiyor. Akşama doğru Şükran bizi KL un devasa bi Camisi ne götürüyor. Modern bir yapıda yapay bir gölün oartasına inşa edilmiş bu caminin çevresinde iki de güzel köprü var. Şükranın ailesinin bizim için yerel bazı yiyecekler haxırladığını öğrendik. Daha estetik ama daha küçük başka bir camiden sonra yine malay bir ailedeyiz. Şükran ın ailesinin durumu çok ii görünüyor. İki katlı dublex bir villada kalan şükranın odasında devasa bir imac var. Duş alıp biraz dinlendikten sonra aşağıya iniyor ve masanın donatıldığını görüyoruz. Balık, soslar, pilav, kalamar, karides, meyveler ve daha bir sürü yiyeceğin bulunduğu masaya geçiyor ve malayların yaptığı gibi biz de elimizle yiyoruz.

3 Ağustos Pazar
Sabah olduğunda Şükran bizi,  havaalanına bırakıyor. İki adadan oluşab Perhantian adalarına gitmek için 14 dolara uçak bileti aldığımız kota bahru yönüne gidiyoruz. Marindo havayollarına ait pervaneli küçük uçak 1 saat sonra iniyor. Şimdi limanın bulunduğu kuala besuta gitmemiz gerekiyor bir taksici ile anlaşarak 30 rmye şehre ulaşıyoruz. Buradaki acenteden 70 er rm ye gidiş dönüş bot ve 44 er rm ye dödüğümüzde bizi KL E götürecek gece otobüs biletini alıyoruz. Burada 100 doları 2.9 kuru ile bir çinliden ringite çeviriyoruz. Öğlen 1 gibi limana yanaşan bota biniyoruz ve heycan verici bir yolculuk başlıyor. 2 devasa motora sahip 20 kişilik sürat motoru su üzerinde zıplaya zıplaya adaya hareket ediyor. Motorun en ucunda olduğumuz için bu sarsıntıyı en fazla biz hissediyoruz. Şikayetimiz yok gayet eğlenceli. Limanda tanıştığımız 3 malay genci ile beraber küçük adadaki long beach i tercih ediyoruz burası hem ucuz hem de daha az kalabalıkmış. Palmiye ve küçük restoranlarla süslü yarım ay şeklindeki bu sahilden güneşin doğuşu,  15 dakika mesafedeki coral beach ten ise güneşin batışı izlenebiliyor. Onların tavsiyesiyle adanın sağ yakasındaki moonlight adlı bir otele geçiyoruz ama fiyat tuzlu 80rm. Onlara sorduğumuzda bu fiyatın normal olduğunu söylüyorlar. Neyse diyerek bob marley kılıklı itici heriften anahtarımızı alıyor ve fanlı odamıza geçiyoruz. Burada deniz tiomandan çok daha güzel ve dalga yok denecek kadar az. Biraz yüzdükten sonra kona kiralamaya karar veriyoruz. Saatine 25rm diyen adamla iki kişilik kanoyu 2 saatliğine 25 rm ye kiralıyoruz. Bir iki acemi kürek sallamadan sonra artık ustayız. Açıldıkça açılıyor ve adanın diğer koylarına gitmek istiyoruz ancak 1 saatlik denemeyle bunun çok zor olacağına karar veriyor ve sahile dönüyoruz. Akşam yemeğinde sahile kurulmuş mum ışıklı bir restoranda king fish ve blue bişey i içeren fix menülerden alıyoruz. Oldukça doyurucu olan bu menüler biraz pahalı 25 rm. Odamıza döndüğümüzde yorgunluk çöküyor ve erken saatlerde uyuyoruz.

4 Ağustos pazartesi
Sabah namazından sonra güneşin doğuşunu izlemek için çıktığımızda daha ucuz bir otel arayışına giriyoruz aynı zamanda para da çevirmemiz lâzım. Bu ada beklediğimizden fazla para harcatıyor bize. Adanın sol tarafında ağaçların arasındaki d'rock resort otelin 50 rm olduğunu öğrendiğimizde şok oluyoruz. 30 rm miz boşa gitti. Para çevirmek istediğimizde kurun 2.3 olduğunu duymamız da ayrı bir acıtıyor cebimizi. Bu olumsuzluklara bir de yarın havalimanına yetişemeyebileciğimiz ve bylduğumuz ucuz otelde yer olmadığı eklenince moraller limoni oluyor. Yarın değil de bugün ayrılmayı planlamaya başladık. Neyse ki 11 de bir yer boşalmış bozdurma işini de otelde 2.8 den yapıyoruz. Yarına 5 saatlik bir snorkel turu da ayarladık. 50rm. Şu an bu satırları yazarken resepsiyonun balkonundan görünen güzel kumsal manzarası eşliğinde odamızın boşalmasını bekliyoruz. Yine dört ayak üzerine düştük çok şükür. Bu arada kesinlikle moonlight resort a gitmeyin adam hem yalancı hem de medeniyetten nasibini almamış hıyarın biri. İstediği ücrete göre de odaları berbat. Size en ucuz biziz diyecektir inanmayın.

Foto

Ve odamız hazır dar bir patika bizi etrafı ahşap kahverengi kulübeciklerle çevrili yemyeşil bir bahçeye çıkarıyor. Odamızın balkonu denize nazır ama banyo ve tuvalet ortak. Önceki kaldığımız yere göre çok çok daha iyi burası. Long beach e gelecekler için burayı kesinlikle tavsiye ediyoruz


Biraz dinlendikten sonra akşama kadar denizdeyiz. Adanın çevresindeki küçük kumsal ceplerde mola vererek uzun bir güzergah çiziyoruz.

Akşam güneşin batışını izlemek için coral beach a gidecek ve yol üstü fiyatları uygun wi fili evan restoranda yemek yiyeceğiz. Beef burger yumurta French fries ve portakal suyundan oluşan menüyü 12rm ye alıyoruz. Burada su daha ucuz 3rm. Coral beach e geldiğimizde tabelada 6 duraklı snorkelling turunun 30rm olduğunu görünce hemen yarın için reservasyon yaptırdık..

5 Ağustos salı
Sabah erkenden çantalarımızı hazırlıyor ve coral beach e giderek snorkel turu için motoru bekliyoruz. Motor yarım saatten fazla gecikince bizim besut botuna yetişmemiz sıkıntılı olabileceğini düşünüyoruz. Yine de bir deneyelim diyerek yola çıkıyoruz. Botta 10 kişi var hava bulutlu. İlk durak shark point denilen yer. Burada 2 3 farklu tür köpekbalığı görme şansımız var
Snorkelleri takıp daldığımızda ilk anlarda acemilik çeksek de, bi süre somra muhteşem mercanları ve rengarenk balıkları görüyoruz. Bilim kurgu filmlerini andıran su altı dünyası tv de izlediğimizden çok daha güzel. İkinci durak carol beach mercan açısından önceki yer kadar olmasa da balık popülasyonu çok daha fazla. Yüzlerce balık yiyecek atan turistlerin etrafını sarıyor. Su geçirmez kameramızın sınırlarını burada sonuna kadar sınıyoruz. 3. Durağımız turtle s bay. İsminden anlayacağınız gibi burada neredeyse 1 metrelik dev su kaplumbağaları var.

Bir kaç tanesini uzaktan da olsa görebildikten sonra motora geçiyoruz. Ve birden irice bir tanesi başını sudan çıkarıyor. Suda olanlar hemen fotoğrafını çekerken osman da hemen suya atlıyor ancak yetişemiyoruz. Neyse diyerek 4. Durağımız olan balıkçı köyde mola veriyoruz. 10_15 evden oluşan bu şirin köyde yemek yiyecek ve bir kaç foto çekeceğiz. Osman x ben  de y den istiyorum. X in en güzel yapıldığı yer burasıymış. Gelen iki yemek de sebzeki pilav üstü yumurta. Bir tanesinin yanında küçük balık larvaları var ancak tadı pek hoş değil. Bir anda gözümüze 1 metrelik dev bir kertenkele ilişiyor. Bu devasa yaratık buranın sokak köpeği misali kimse varlığına aldırış etmiyor. Bir kaç fotodan sonra sessiz sedasız yeşilliklerin arasına dalıveriyor.

Yarım saatlik mola 1 saati bulduğunda motorcuyu uyarıyor ve coral beach e gitmemiz gerektiğini söylüyoruz. Kumsala 100 m kala motorumuz bozulunca kalkışına 20 dakika kalan besut botunu kara kara düşünüyoruz. Neyse ki limandan gelen başka bir motorcu yardımımıza koşuyor ve bindiğimiz botla perhentian adalarına veda ediyoruz.

Limana vardışımız 6 yı buluyor. İlkindi namazını bir camide kıldıktan sonra bilet aldığımız bayanın ofisine geliyoruz. Burada hem bedava internetten hem de sürekli gelen meyve bisküvi ikramlarından faydalanıyoruz. KL otobüsümüz 8.30 da. Yolculuk 8 ya da 10 saat sürecek. KL deki 7.50 padang uçağına ucu ucuna yetişmeye çalışacağız. Buranın meşhur yiyeceği satar ı ne kadar aradıysak bulamadık. Satan her yer kapanmış. Küçük bir lokantada oturarak 2rm ye milo larımızı yudumlayarak akşam ezanını bekliyoruz.

Bilet aldığımız acentenin bayan sahibi bir anda elinde tatlı ve tuzlu geleneksel yiceklerle çıkıveriyor ve ne olduklarını kısaca anlatarak masamıza bırakıveriyor. Biz şaşkınız tabii. Helal olsun diyoruz.

Akşam namazı için camiye gittiğimizde bir ziyafet de orada var. Tam çıkarken cemaat bizi davet ediyor ve önümüze serilen sulu et ile ekmeği tok olmamıza rağmen afiyetle yiyoruz.

Son anda yetiştiğimiz otobüs 2+1 kıltuklu ve koltuklar acayip geniş, rahat bir yolculuk bizi bekliyor. Hemen bir hesap kitap yapıyoruz. Günlük ortalama kişi başı max 40 dolar düşünmüştük ama couchsurf sayesinde oranı 20 dolara kadar düşürmüşüz. Yediğimiz bir iki kazık ve gereksiz bazı harcamalara rağmen iyi bir oran. Demek ki en fazla 200 dolara malezya ve Singapur gezilebiliyormuş. Yaw gezmek çok pahalı diyenlerin kulakları çınlasın:)

5 Ağustos 2014 Salı

GÜNEYDOĞU ASYA GEZİ GÜNLÜĞÜ

Elimden geldiğince taze Bilgileri buraya atacağım umarım okuyanlara faydalı olur. Okurken dilbilgisine çok başvurmayın nası geldiyse öyle yazdım. Fotoğraflar sonradan inş


HAZIRLIKLAR       
G. Doğu asya gezimiz için her şey hazır. Go pro çakması su geçirmez kameramız bile var. Geziyi her şeyiyle anlatan bir videonun daha etkili ve akılda kalıcı olduğunu düşündük. Çantalarımız yine aynı emektar küçük sırt çantalarımız. Gezimiz 45 gün sürecek ve 6 ülkeden oluşuyor. Singapur, Malezya, Endonezya, Brunei, Filipinler ve son olarak sürpriz bir şekilde Güney Kore.
Biletimizi nisan ayında gidiş Singapur dönüş manila hattında malezya havayollarından kişi başı 1480 liraya almıştık. Ancak kore işi çıkınca dönüş biletimiz boşta kalmıştı. Biz bunu nasıl egale edeceğimizi düşünürken ukraynadaki uçak kazası meydana geldi. Malezya gazetelerinde bu acı olay neticesinde havayolu şirketinin iptal ve değişiklik durumunda tüm cezaları kaldırdığını öğrendiğimizde. Hemen mevcut biltimizi iptal ettik ve gidişin 2 gün öncesinde yine Malezya havayolundan 1160 a sadece ist sing gidiş bir bilet aldık.

25 temmuz cuma
Sancılı bir Edirne-İstanbul yolculuğundan - ki bayram yoğunluğu sebebiyle 3 saatlik yol 8 saat sürdü - sonra Osmanla gezi gününden bir gün önce  cuma akşamı buluştuk. Bu gece osmanla son kontrolleri yaparak yarınki 15. 10 Kuala-Lumpur aktarmalı İstanbul-Singapur uçağına bineceğiz.

Gece hummalı bir çalışma başlıyor. Osman nın akrabasına Türkiye'den götüreceğimiz zeytin peynir ve bilimum yiyecekler için küçük bir bavul ayarladık. Bu bavul BİM kotamızı da bir hayli yukarı çekecek. "Yarın yapılacaklar" listesini de yaptıktan sonra uyuyoruz.

26 temmuz cumartesi
Sabah erkenden kalkıyoruz. İlk işimiz BİM e gitmek.  4 kutu Yurt barbunya ve cevizli sucuk dahil bir sürü abur cuburu dolduruyoruz çantamıza.


Bavulumuz aşırı ağır ve yolumuz uzun. Osmanla ikimizde 700 er dolar var. 45 gün için çok az tabii, herhangi bir ülke atm sinden maaş günü ekstra takviye yapacağız. Sırt çantalarımızı ve yiyecek bavulumuzu aldığımız gibi evden çıkıyoruz tabii yine geç kaldık. İlk problemi otobüs durağına gelirken yaşıyoruz. Bavulumuzun tutacakları kopuyor. Omzumuzda bavul yola devam. Altunizade köprüsünde bavul sağdan soldan yırtılmaya başlıyor. Daha gidecek 10,000 km miz varken bu durumu yaşamak çok ironik.

Havaalanına 1 saat kala vardık. Hemen check in yaptırıyoruz. Yan yana koltuk yok. Gezi sonu hazırlayacağımız mini belgesel  için "dönüyoruz"  koduyla mini videomuzu
yaparak uçağımıza geçiyoruz. Uçaktaki koltuklar iki 5 iki şeklinde. Çoğunluk Türk gibi gözüküyor. Yanımdaki Türk bayana yaptığımız rica sonrası Osman la beraber oturuyoruz. Yanımda ince bıyık bir genç var adı Hilmi ymiş. O da bizim gezi hattında 35 günlük bir tur planlıyormuş. Bir iki fikir paylaşımından sonra uçağımız kalkıyor. Gelip geçen ikramlara rağmen Oruçlu olmamız nedeniyle akşamı bekliyoruz. Bu durumu farkeden bir host iftar vakti bize yemek getireceğini belirtiyor. İftar da geçtikten sonra yarın yani arefe günü oruç tutmamaya karar veriyoruz. Aksi halde 13 saatlik bir uçak yolculuğu ve üzerine aynı gün Singapuru turlamak çok zor olacak bizim için.

27 temmuz pazar
Kuala Lumpura sabaha karşı iniyoruz. Burada saatimizi 5 saat ileri aldıktan sonra Singapur aktarmasına geçiyoruz. 55 dakikalık bu kısa yolculuktan sonra ilk durağımız olan Singapur dayız. Havaalanı acayip lüks ve alımlı. Tüm zemin yeşil tonda halı ile kaplanmış ortasında küçük bir botanik bahçe bile var. Singapur 5 milyonluk nüfusu, İstanbuldan çok daha küçük alanı ve devasa ekonomisiyle Asyanın atom karıncası. Nüfusun çoğunluğu Çinli. Dini olarak hristiyan, müslüman ve budistler yoğunlukta. 1 dolar yaklaşık 1.2 singapur dolarına denk geliyor. Hava limanında Osman'ın akrabası Hamza abi karşılıyor bizi. Küçük şirin arabasına atlıyoruz ve eve geçiyoruz. Hamza abi 13 yıldır Singapur da yaşıyor ve Malay bir hanımla evli. Bu şekilde ülkeyi hem orada uzun yıllardır yaşayan bir Türk hem de yerlisi gözünden tanıma şansı elde edeceğiz. Bayram arefesi olması ve bayramın ilk gününü de orada geçirecek olmamız da Malay kültürünü daha yakından tanımamıza hizmet edecek. Singapurla alakalı edindiğimiz ilginç bilgiler şöyle; tabi önce bazı fiyat örnekleri

1 dolar=1.2 singapur dolar (fiyatlar sing dolarıdır)
Mountain dew 1.80-2.10
Su küçük 1 - 1.20
Toplu ulaşım 1
Sigara 10_14
Taksi açılış 3.9
Benzin 2
Evi alamıyosun 99 yıllık kiralıyorsun. 300, 000 dolar, aynı eve1,5 2 milyon dolar vererek tam manasıyla sahip olabiliyosun.
Arabalar ucuz ama sürebilmek için 15 yıllığına 70, 000 dolar veriosun marka model önemli değil. Kırmızı plaka sabah 7 akşam 7 trafiğe çıkamıyo daha ucuz.
Her 6 kişiden biri milyoner
Okullarda seviye sınıfları var. Meslek ve fen lisesi vari 3 bölüm var her okulda. Öğretmen maaşları 3, 000 sing doları. Öğrencilerin yüzde 95 i okul dışı ekstra dersaneye gidiyor ya da özel ders alıyor. Çünkü 1. Sınıftan itibaren her yıl tüm eğitim hayatını etkileyecek zincirleme sınavlara giriyorlar
Singapur devleti özel şirket gibi çalışıyor .  Her şey devlete ait.
Seçim öncesi herkesin hesabına 1000 dolar yatırıolar
Doğan çocuklara banka hesabı açılıyor . Sen ne koyarsan devlet te aynısını koyuyor. Sadece sağlık ve eğitim için para çekemiyorsun. Doğan çocuğa 6000 dolar
Emeklilik yok çalışırken kesilen para fona aktarılıyo. 3 e ayrılıyo sağlık ev ve emeklilik. Maaşın yüzde 30 u. Maaş bağlama yok. Biriken parayı parça parça alabilirsin
Müslümanlar evlerini suriye de olduğu gibi ramazan boyunca süslüyorlar. Oruç sonrası bayram tatili 1 gün. Ama bayram Etkinlikleri 1ay sürüyor
Askerlik iki yıl. Komşularıyla ilişkisi limoni. İsraille arası ii. Askeri koyacak yer yok. Donanma Avustralya'da hava kuvvetetleri amerika
Bin kilise 80 cami
Beraber kahvaltı yok, self servis,  acıkan tabağına al koy ye
Aynı ailenin Bayram elbiseleri benzer tonlarda oluyor
20 lise 30 golf sahası var. Dolayısıyla golf önemli bir spor.
Otomobilletin %90 i japon, toyota honda
Tokivari Sitelerin belli bir mimarisi var 11_12 katlı hepsi. Ortalarında büyük bir bahçe ve katlı otopark sistemi var
Ülkede rahatsız edici bir düzen var
Sing kesinlikle Hong Kong dan bile pahalı. Sigaralar en ucuzu 13 lira. Benzin 4 lira.
Direksiyon sağda. Yürüyen merdivenlerde bekleme solda yapılıyo
Singapur dan malezya ya geçiş yapan şahsi araçların depolarında dörtte üç yakıt bulunması şartı var. Aksi halde Cezası 500 dolar. Çünkü Malezya da benzin 2 kat daha ucuz.
Sigara içme cezası 1000 dolar.
Spor Singapur lular için olmazsa olmaz. Günün her saatinde caddelerde koşan insanlarla karşılaşıyoruz.

Hamza abi ve ailesi ile tanıştıktan sonra ülkeyi turlamaya başlıyoruz. İlk durağımız Singapurun en gözde yeri olan Manila Bay. Onarım sebebiyle çok yavaş gittiğimiz bu bölgede o meşhur gökdelen manzarasını izliyoruz. Ancak Hong kong ya da shangai ın haşmeti burada yok. Etrafta hummalı bir çalışma var. Zira bir hafta sonra Singapur un kuruluş yıl dönümü. Her yer çok temiz ve düzenli hava acayip sıcak. Çok sevdiğimiz mountain dew leri burada da bulunca birer  tane alıyor ve biraz olsun serinlemeye çalışıyoruz. Gökdelen meydanının tam katşısında üç ayaktan oluşan ve tepesinde palmiyeli büyük bir meydan bulunan bina ilginç mimarisiyle turistlerin en gözde fotoğraf konusu. Önünde yer alan demir köprü de akşamları belirli saatlerde yapılan ışık ve su gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Bu yapıyı da geçtikten sonra Singapur un ünlü meyvesi olan düryan şekilnde yapılmış tiyatro binasını geziyoruz. Düryan sert kabuklu, ananas büyüklüğünde çok kötü kokan bir meyve. Yediğinizde üzerinize sinen koku iki gün çıkmıyor. Bu meyve o kadar kötü kokuyor ki bazı kapalı alanlara bu meyve yenildiğinde girilmesi yasak. Bu kötü ününe rağmen tadı çok güzelmiş daha tatmadık inşallah uygun bir zamanda. Akşam eve döndüğümüzde iftar geçmiş oluyor. Malay mutfağı oldukça zengin. Tatlılar ve kurabiyeler bizim damak tadımıza uygun ancak diğerlerinde bulunan tuz şeker karışımı aroma bazı durumlarda yemeği yenilmez kılabiliyor. Bizde sadece tuz kullanılan yemeklere - şiş kebap dahil -  kahverengi şeker de katıyorlar. Asyada yaygın olan bu usül pek bize uygun değil. Çünkü bizim mutfağımızda bir yemek ya tatlıdır ya da tuzlu. Kürt böreği gibi istisnalar da yok değil tabii..

İftar sofrası çok bereketli. Ciğer, tavuk, 2 farklı şekilde pişirilmiş et,  sebzeli sulu yemekler, soslar,  hindistan cevizi Yapraklarına sarılmış prinç lapaları vs. Yeme de yanında yat cinsinden. Kola yerine aromalı şerbet içiyoruz. Salondaki masa şekerleme ve kuru pasta kavanozlarıyla doluyor. Malaylar misafirlerine şeker ya da çikolata tutmak yerine kendi yaptıkları tatlı tuzlu kurabiye ve cipslerle bayram sunumu yapıyorlar. Gelenler öncelikle ikramların yanındaki küçük bir kapta bulunan suya parmak bandırıyorlar sonra ikramları atıştırıyorlar. Hijyen amaçlı bir gelenek olsa da herkesin aynı suya parmak bandırması ilginç.


Malay kültüründe ramazan bayramı bir ay sürüyor. Bazı aileler evlerini open house formatında ziyaretçilerine açıyor. Open house, gelen misafirlerin yemeklerini kendi aldıkları ve kafalarına göre takıldıkları bir konsept. Açık büfenin ev hali yani.

Yarın bayram namazından sonra buradan 4 saat uzaklıktaki malezya nın mersing şehrine gitmemiz gerekecek. Öğleden sonra 2 de tioman adasına 35 er rm ye aldığımız rezervasyonlarımız var. Ancak Hamza abi bayramın ilk günü kalmamız konusunda ısrar edince ikileme düşüyoruz. Bir kaç saatlik telefon trafiğinden sonra, sonraki güne yeni bir bilet alarak kararımızı kalma şeklinde değiştiriyoruz. Bayramın ilk gününü bir aile evinde geçirmenin kültürel tanıma açısından bize daha fazla bilgi katacağını düşünüyoruz.

28 temmuz pazartesi
      Bugün bayram, ilk iş bayram namazına gitmek. Malaylar rengarenk kıyafetleriyle caddelerde bayram namazına yetişmeye çalışıyor. İlginç olan şu,  Aynı aileden olanlar aynı renkleri giyiyorlar. Bu da acık komik bir görüntü oluşturuyor. Büyüklü küçüklü malaylar parlak ve cırtlak renklerle sahaya çıkmış futbolcular gibi ortalıkta geziyorlar.

Girdiğimiz ilk camide yer bulamıyoruz. İkincisi neyse ki boş. Bayram namazı bizimkisi gibi ancak hutbe malayca arapça karışımı ve çok uzun. Namaz sonrası eve geldiğimizde toplu kahvaltı yapacağımızı düşünerek 2 saat kadar bekliyoruz. Baktık ki yiyen soran yok. Open house olayının başladığını ve tam olarak ne olduğunu anlamış oluyoruz.

Malayların sofra bezine benzer sarin' denilen bellerine sardıkları geleneksel örtüden bizde giyiyoruz ve Öğlene doğru ilk misafirler geliyor.


Öğleden sonra hamza abi ile gezintiye çıkıyoruz. İlk durağımız kromataryum yani yakılarak cenazesi kaldırılanların mezarlığı. Singapurluların çoğunun bu şekilde bir merasimi tercih ettiğini öğreniyoruz.  Ancak Nepal ya da Hindistan da olduğu gibi cenazeler ulu orta Ghat larda yakılmıyor. Modern fırınlar bu işi tam ptomatik şekilde ve çevreye zarar vermeden halldiyor. Geldiğimiz mezarlık oldukça büyük. Kütüphaneyi andıran yüksek raflarda külleri bulunanların fotoğrafları var.


Bu mezar binalarınnın tam ortasında da 3 büyük bacalı davasa bir fırın var. Camla kaplanmış cenaze arabalarının önğne park ettiği bu enterasan yapıyı terk ediyor ve doğal ortamda maymun gözlemi yapmak için ormana dğru sürüyoruz. Belli bübölgede toplanmış maymunlar gürültülü bir şekilde oradan oraya zıplıyor ve üzerimize yedikleri meyvelerin kabuklarını atıyorlar.

        
        Buradan küçük bir markete giriyoruz. Fiyatlar el yakıyor,  çok pahalı denilen Hong Kong dan bile pahalı bir yer Singapur. Fiyat etiketleri ilginç bir şekilde dijital.


Bizdeki fiyayları 3 ile çarpın Singapur un ne kadar pahalı olduğunu anlarsınız.

Akşam eve döndüğümüzde içerisinin ana baba gününe döndüğünü görüyoruz. Ev gök kuşağına dönmüş. Herkesin şaşkın bakışları arasında kalabalığı yarararak içeri giriyoruz. Küçük salonda yaklaşık 20¢25 kişi var. Yerler dahi insan dolu. Hamza abinin kayın babasının 17, eşinin ise 11 kardeş olduğunu öğrendiğimizde mevcut kalabalığı garipsemiyoruz. Milletle tek tek tokalaştıktan sonra gökdelen manzarasını bir de gece görmek üzere evden çıkıyoruz.

Işıklandırma çok iyi değil ya da hong kong da olduğu gibi geç saatlerde ışıkları kısıyorlar. Singapurun simgesi olan aslan heykelinin yanında bir iki video ve fotoğraf çektikten sonra geç saatlerde metro ile eve dönüyoruz. Ev hala kalabalık ama yüzler ve renkler değişmiş. Yarın sabah erkenden Malezya ya gitmek üzere yola çıkacağız. Singapurda fazladan bir gün kalmamız çok faydalı oldu ve beklentimizin üzerinde deneyimler edindik.

4 Ağustos 2014 Pazartesi

GÜNEYDOĞU ASYA GÜNLÜKLERİ

NOT okurken dilbilgisine çok dikkat etmeyin nası estiyse öyle yazdım

HAZIRLIKLAR       
G. Doğu asya gezimiz için her şey hazır. Go pro çakması su geçirmez kameramız bile var. Geziyi her şeyiyle anlatan bir videonun daha etkili ve akılda kalıcı olduğunu düşündük. Çantalarımız yine aynı emektar küçük sırt çantalarımız. Gezimiz 45 gün sürecek ve 6 ülkeden oluşuyor. Singapur, Malezya, Endonezya, Brunei, Filipinler ve son olarak sürpriz bir şekilde Güney Kore.
Biletimizi nisan ayında gidiş Singapur dönüş manila hattında malezya havayollarından kişi başı 1480 liraya almıştık. Ancak kore işi çıkınca dönüş biletimiz boşta kalmıştı. Biz bunu nasıl egale edeceğimizi düşünürken ukraynadaki uçak kazası meydana geldi. Malezya gazetelerinde bu acı olay neticesinde havayolu şirketinin iptal ve değişiklik durumunda tüm cezaları kaldırdığını öğrendiğimizde. Hemen mevcut biltimizi iptal ettik ve gidişin 2 gün öncesinde yine Malezya havayolundan 1160 a sadece ist sing gidiş bir bilet aldık.

25 temmuz cuma
Sancılı bir Edirne-İstanbul yolculuğundan - ki bayram yoğunluğu sebebiyle 3 saatlik yol 8 saat sürdü - sonra Osmanla gezi gününden bir gün önce  cuma akşamı buluştuk. Bu gece osmanla son kontrolleri yaparak yarınki 15. 10 Kuala-Lumpur aktarmalı İstanbul-Singapur uçağına bineceğiz.

Gece hummalı bir çalışma başlıyor. Osman nın akrabasına Türkiye'den götüreceğimiz zeytin peynir ve bilimum yiyecekler için küçük bir bavul ayarladık. Bu bavul BİM kotamızı da bir hayli yukarı çekecek. "Yarın yapılacaklar" listesini de yaptıktan sonra uyuyoruz.

26 temmuz cumartesi
Sabah erkenden kalkıyoruz. İlk işimiz BİM e gitmek.  4 kutu Yurt barbunya ve cevizli sucuk dahil bir sürü abur cuburu dolduruyoruz çantamıza.


Bavulumuz aşırı ağır ve yolumuz uzun. Osmanla ikimizde 700 er dolar var. 45 gün için çok az tabii, herhangi bir ülke atm sinden maaş günü ekstra takviye yapacağız. Sırt çantalarımızı ve yiyecek bavulumuzu aldığımız gibi evden çıkıyoruz tabii yine geç kaldık. İlk problemi otobüs durağına gelirken yaşıyoruz. Bavulumuzun tutacakları kopuyor. Omzumuzda bavul yola devam. Altunizade köprüsünde bavul sağdan soldan yırtılmaya başlıyor. Daha gidecek 10,000 km miz varken bu durumu yaşamak çok ironik.

Havaalanına 1 saat kala vardık. Hemen check in yaptırıyoruz. Yan yana koltuk yok. Gezi sonu hazırlayacağımız mini belgesel  için "dönüyoruz"  koduyla mini videomuzu
yaparak uçağımıza geçiyoruz. Uçaktaki koltuklar iki 5 iki şeklinde. Çoğunluk Türk gibi gözüküyor. Yanımdaki Türk bayana yaptığımız rica sonrası Osman la beraber oturuyoruz. Yanımda ince bıyık bir genç var adı Hilmi ymiş. O da bizim gezi hattında 35 günlük bir tur planlıyormuş. Bir iki fikir paylaşımından sonra uçağımız kalkıyor. Gelip geçen ikramlara rağmen Oruçlu olmamız nedeniyle akşamı bekliyoruz. Bu durumu farkeden bir host iftar vakti bize yemek getireceğini belirtiyor. İftar da geçtikten sonra yarın yani arefe günü oruç tutmamaya karar veriyoruz. Aksi halde 13 saatlik bir uçak yolculuğu ve üzerine aynı gün Singapuru turlamak çok zor olacak bizim için.

27 temmuz pazar
Kuala Lumpura sabaha karşı iniyoruz. Burada saatimizi 5 saat ileri aldıktan sonra Singapur aktarmasına geçiyoruz. 55 dakikalık bu kısa yolculuktan sonra ilk durağımız olan Singapur dayız. Havaalanı acayip lüks ve alımlı. Tüm zemin yeşil tonda halı ile kaplanmış ortasında küçük bir botanik bahçe bile var. Singapur 5 milyonluk nüfusu, İstanbuldan çok daha küçük alanı ve devasa ekonomisiyle Asyanın atom karıncası. Nüfusun çoğunluğu Çinli. Dini olarak hristiyan, müslüman ve budistler yoğunlukta. 1 dolar yaklaşık 1.2 singapur dolarına denk geliyor. Hava limanında Osman'ın akrabası Hamza abi karşılıyor bizi. Küçük şirin arabasına atlıyoruz ve eve geçiyoruz. Hamza abi 13 yıldır Singapur da yaşıyor ve Malay bir hanımla evli. Bu şekilde ülkeyi hem orada uzun yıllardır yaşayan bir Türk hem de yerlisi gözünden tanıma şansı elde edeceğiz. Bayram arefesi olması ve bayramın ilk gününü de orada geçirecek olmamız da Malay kültürünü daha yakından tanımamıza hizmet edecek. Singapurla alakalı edindiğimiz ilginç bilgiler şöyle; tabi önce bazı fiyat örnekleri

1 dolar=1.2 singapur dolar (fiyatlar sing dolarıdır)
Mountain dew 1.80-2.10
Su küçük 1 - 1.20
Toplu ulaşım 1
Sigara 10_14
Taksi açılış 3.9
Benzin 2
Evi alamıyosun 99 yıllık kiralıyorsun. 300, 000 dolar, aynı eve1,5 2 milyon dolar vererek tam manasıyla sahip olabiliyosun.
Arabalar ucuz ama sürebilmek için 15 yıllığına 70, 000 dolar veriosun marka model önemli değil. Kırmızı plaka sabah 7 akşam 7 trafiğe çıkamıyo daha ucuz.
Her 6 kişiden biri milyoner
Okullarda seviye sınıfları var. Meslek ve fen lisesi vari 3 bölüm var her okulda. Öğretmen maaşları 3, 000 sing doları. Öğrencilerin yüzde 95 i okul dışı ekstra dersaneye gidiyor ya da özel ders alıyor. Çünkü 1. Sınıftan itibaren her yıl tüm eğitim hayatını etkileyecek zincirleme sınavlara giriyorlar
Singapur devleti özel şirket gibi çalışıyor .  Her şey devlete ait.
Seçim öncesi herkesin hesabına 1000 dolar yatırıolar
Doğan çocuklara banka hesabı açılıyor . Sen ne koyarsan devlet te aynısını koyuyor. Sadece sağlık ve eğitim için para çekemiyorsun. Doğan çocuğa 6000 dolar
Emeklilik yok çalışırken kesilen para fona aktarılıyo. 3 e ayrılıyo sağlık ev ve emeklilik. Maaşın yüzde 30 u. Maaş bağlama yok. Biriken parayı parça parça alabilirsin
Müslümanlar evlerini suriye de olduğu gibi ramazan boyunca süslüyorlar. Oruç sonrası bayram tatili 1 gün. Ama bayram Etkinlikleri 1ay sürüyor
Askerlik iki yıl. Komşularıyla ilişkisi limoni. İsraille arası ii. Askeri koyacak yer yok. Donanma Avustralya'da hava kuvvetetleri amerika
Bin kilise 80 cami
Beraber kahvaltı yok, self servis,  acıkan tabağına al koy ye
Aynı ailenin Bayram elbiseleri benzer tonlarda oluyor
20 lise 30 golf sahası var. Dolayısıyla golf önemli bir spor.
Otomobilletin %90 i japon, toyota honda
Tokivari Sitelerin belli bir mimarisi var 11_12 katlı hepsi. Ortalarında büyük bir bahçe ve katlı otopark sistemi var
Ülkede rahatsız edici bir düzen var
Sing kesinlikle Hong Kong dan bile pahalı. Sigaralar en ucuzu 13 lira. Benzin 4 lira.
Direksiyon sağda. Yürüyen merdivenlerde bekleme solda yapılıyo
Singapur dan malezya ya geçiş yapan şahsi araçların depolarında dörtte üç yakıt bulunması şartı var. Aksi halde Cezası 500 dolar. Çünkü Malezya da benzin 2 kat daha ucuz.
Sigara içme cezası 1000 dolar.
Spor Singapur lular için olmazsa olmaz. Günün her saatinde caddelerde koşan insanlarla karşılaşıyoruz.

Hamza abi ve ailesi ile tanıştıktan sonra ülkeyi turlamaya başlıyoruz. İlk durağımız Singapurun en gözde yeri olan Manila Bay. Onarım sebebiyle çok yavaş gittiğimiz bu bölgede o meşhur gökdelen manzarasını izliyoruz. Ancak Hong kong ya da shangai ın haşmeti burada yok. Etrafta hummalı bir çalışma var. Zira bir hafta sonra Singapur un kuruluş yıl dönümü. Her yer çok temiz ve düzenli hava acayip sıcak. Çok sevdiğimiz mountain dew leri burada da bulunca birer  tane alıyor ve biraz olsun serinlemeye çalışıyoruz. Gökdelen meydanının tam katşısında üç ayaktan oluşan ve tepesinde palmiyeli büyük bir meydan bulunan bina ilginç mimarisiyle turistlerin en gözde fotoğraf konusu. Önünde yer alan demir köprü de akşamları belirli saatlerde yapılan ışık ve su gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Bu yapıyı da geçtikten sonra Singapur un ünlü meyvesi olan düryan şekilnde yapılmış tiyatro binasını geziyoruz. Düryan sert kabuklu, ananas büyüklüğünde çok kötü kokan bir meyve. Yediğinizde üzerinize sinen koku iki gün çıkmıyor. Bu meyve o kadar kötü kokuyor ki bazı kapalı alanlara bu meyve yenildiğinde girilmesi yasak. Bu kötü ününe rağmen tadı çok güzelmiş daha tatmadık inşallah uygun bir zamanda. Akşam eve döndüğümüzde iftar geçmiş oluyor. Malay mutfağı oldukça zengin. Tatlılar ve kurabiyeler bizim damak tadımıza uygun ancak diğerlerinde bulunan tuz şeker karışımı aroma bazı durumlarda yemeği yenilmez kılabiliyor. Bizde sadece tuz kullanılan yemeklere - şiş kebap dahil -  kahverengi şeker de katıyorlar. Asyada yaygın olan bu usül pek bize uygun değil. Çünkü bizim mutfağımızda bir yemek ya tatlıdır ya da tuzlu. Kürt böreği gibi istisnalar da yok değil tabii..

İftar sofrası çok bereketli. Ciğer, tavuk, 2 farklı şekilde pişirilmiş et,  sebzeli sulu yemekler, soslar,  hindistan cevizi Yapraklarına sarılmış prinç lapaları vs. Yeme de yanında yat cinsinden. Kola yerine aromalı şerbet içiyoruz. Salondaki masa şekerleme ve kuru pasta kavanozlarıyla doluyor. Malaylar misafirlerine şeker ya da çikolata tutmak yerine kendi yaptıkları tatlı tuzlu kurabiye ve cipslerle bayram sunumu yapıyorlar. Gelenler öncelikle ikramların yanındaki küçük bir kapta bulunan suya parmak bandırıyorlar sonra ikramları atıştırıyorlar. Hijyen amaçlı bir gelenek olsa da herkesin aynı suya parmak bandırması ilginç.


Malay kültüründe ramazan bayramı bir ay sürüyor. Bazı aileler evlerini open house formatında ziyaretçilerine açıyor. Open house, gelen misafirlerin yemeklerini kendi aldıkları ve kafalarına göre takıldıkları bir konsept. Açık büfenin ev hali yani.

Yarın bayram namazından sonra buradan 4 saat uzaklıktaki malezya nın mersing şehrine gitmemiz gerekecek. Öğleden sonra 2 de tioman adasına 35 er rm ye aldığımız rezervasyonlarımız var. Ancak Hamza abi bayramın ilk günü kalmamız konusunda ısrar edince ikileme düşüyoruz. Bir kaç saatlik telefon trafiğinden sonra, sonraki güne yeni bir bilet alarak kararımızı kalma şeklinde değiştiriyoruz. Bayramın ilk gününü bir aile evinde geçirmenin kültürel tanıma açısından bize daha fazla bilgi katacağını düşünüyoruz.

28 temmuz pazartesi
      Bugün bayram, ilk iş bayram namazına gitmek. Malaylar rengarenk kıyafetleriyle caddelerde bayram namazına yetişmeye çalışıyor. İlginç olan şu,  Aynı aileden olanlar aynı renkleri giyiyorlar. Bu da acık komik bir görüntü oluşturuyor. Büyüklü küçüklü malaylar parlak ve cırtlak renklerle sahaya çıkmış futbolcular gibi ortalıkta geziyorlar.

Girdiğimiz ilk camide yer bulamıyoruz. İkincisi neyse ki boş. Bayram namazı bizimkisi gibi ancak hutbe malayca arapça karışımı ve çok uzun. Namaz sonrası eve geldiğimizde toplu kahvaltı yapacağımızı düşünerek 2 saat kadar bekliyoruz. Baktık ki yiyen soran yok. Open house olayının başladığını ve tam olarak ne olduğunu anlamış oluyoruz.

Malayların sofra bezine benzer sarin' denilen bellerine sardıkları geleneksel örtüden bizde giyiyoruz ve Öğlene doğru ilk misafirler geliyor.


Öğleden sonra hamza abi ile gezintiye çıkıyoruz. İlk durağımız kromataryum yani yakılarak cenazesi kaldırılanların mezarlığı. Singapurluların çoğunun bu şekilde bir merasimi tercih ettiğini öğreniyoruz.  Ancak Nepal ya da Hindistan da olduğu gibi cenazeler ulu orta Ghat larda yakılmıyor. Modern fırınlar bu işi tam ptomatik şekilde ve çevreye zarar vermeden halldiyor. Geldiğimiz mezarlık oldukça büyük. Kütüphaneyi andıran yüksek raflarda külleri bulunanların fotoğrafları var.


Bu mezar binalarınnın tam ortasında da 3 büyük bacalı davasa bir fırın var. Camla kaplanmış cenaze arabalarının önğne park ettiği bu enterasan yapıyı terk ediyor ve doğal ortamda maymun gözlemi yapmak için ormana dğru sürüyoruz. Belli bübölgede toplanmış maymunlar gürültülü bir şekilde oradan oraya zıplıyor ve üzerimize yedikleri meyvelerin kabuklarını atıyorlar.

        
        Buradan küçük bir markete giriyoruz. Fiyatlar el yakıyor,  çok pahalı denilen Hong Kong dan bile pahalı bir yer Singapur. Fiyat etiketleri ilginç bir şekilde dijital.


Bizdeki fiyayları 3 ile çarpın Singapur un ne kadar pahalı olduğunu anlarsınız.

Akşam eve döndüğümüzde içerisinin ana baba gününe döndüğünü görüyoruz. Ev gök kuşağına dönmüş. Herkesin şaşkın bakışları arasında kalabalığı yarararak içeri giriyoruz. Küçük salonda yaklaşık 20¢25 kişi var. Yerler dahi insan dolu. Hamza abinin kayın babasının 17, eşinin ise 11 kardeş olduğunu öğrendiğimizde mevcut kalabalığı garipsemiyoruz. Milletle tek tek tokalaştıktan sonra gökdelen manzarasını bir de gece görmek üzere evden çıkıyoruz.

Işıklandırma çok iyi değil ya da hong kong da olduğu gibi geç saatlerde ışıkları kısıyorlar. Singapurun simgesi olan aslan heykelinin yanında bir iki video ve fotoğraf çektikten sonra geç saatlerde metro ile eve dönüyoruz. Ev hala kalabalık ama yüzler ve renkler değişmiş. Yarın sabah erkenden Malezya ya gitmek üzere yola çıkacağız. Singapurda fazladan bir gün kalmamız çok faydalı oldu ve beklentimizin üzerinde deneyimler edindik.


MALEZYA

KISA BİLGİLER

Kediler kısa kuyruklu hem de doğuştan
Ramazan bayramı bi ay sürüyo
İçki yasal. Ama açık alanda içersen. Çinliler bile ayıplıyor.
Bayramın 3 günü özellikle geceleri maytap ve havai fişek atıyolar.
Malaylar ve endonezyalılar birbirini az çok anlayabiliyorlar.
Evlenenlerin umreye gitmesi gibi bir gelenek yok.
Benzin 2 rm. Araba fiyatları bizimkine benziyor. Arabaların çoğu proton. Malezya malı.
Domuza olan hassasiyet aynı. İçki içenler bile domuza gelince müslümanım yemem diyo.
Nüfus %20 hindli, %20 çinli,  %60 malay. Bu yönetime de yansıyor. Hintlilerin olmasa da çinlilerin daha fazla hüç arayışı var. Başkan mutlaka Malay olmalı. Ülkede Yarı eyalet sistemi ve Ana dilde eğitim veren özel okullar mevcut.
14 bölge var. 7-8 bölgenin kendi kralı ve onların seçtiği bir kral var. Ama bu kral ing deki gibi temsili.
Evlenmeden önce 2 günlük zorunlu eğitimler var evliliği anlatan 80rm. Bu eğitim olmadan evlenemezsin.
Araç yoğunluğunu otomatik algılayan ve buna göre bekleme zamanını belirleyen trafik Işıkları var. Bize de lazım
En popüler spor Badminton ve Squash. Futbol sempatisi yok denecek kadar az.
Mamak hind malay çocuğu Nuna çin malay çocuğu
Eğitim dili biçok okulda ingilizce ilk orta lise, islamic school larda arapça
4 e kadar evlilik yasal. Diğer eşlerin rızadı şart imza
El kesme falan yok ama idam var
Soyad yok babalarının adı ile kafa kağıdına yazılıyorlar.  Ahmet bin mustafa gibi.
Malay mutfağında Kızartma için palmiye yağı (biraz tatlılık veriyor), Sebze falan pişirmek için kanola yağı kullanılıyor.

29 temmuz salı
Dün gece tioman adasında bir couchsurf bulduk. (couchsurf dünya çapında kültürel etkileşimi arttırmak için gezginlerin birbirine kalacak yer vs noktasında yardım ettikleri bir program) Ancak 35 yaşındaki bu bayan adadaki bir resort un sahibi. Kalacak yer ve yemek karşılığında, otel işlerinde bizden kendisine yardım etmemizi istiyor. İlginç bir deneyim olacak.  Hayırlısı bakalım. Sabah erkenden çantalarımızı topluyoruz. Türkiye den Hamza abiye getirdiğimiz kahvaltılıklarla belki de son kez Türk usulü kahvaltı yapıyoruz.

8.30 da çıkmayı planlarken saat 10 a gelirken evden çıkıyoruz. Ev sahibimiz Yarım saat ötedeki sınır kapısına bizi bırakıyor ve pasaport işlemlerinden sonra Malezya tapraklarındaki sınır şehri Johor Bahru ya geçiyoruz. Önceden otobüs ayarlamamamız evden geç çıkışımızla birleşince mersinge gidişi 2 saat süren 11.30 otobüsünü kaçırdığımızı farkediyoruz. Tioman adasına olan gemi öğeden sonra 2 de. Dolayısiyle sıkıntılı bir durumdayız. Etrafa sorduğumuzda komisyoncu olduğunu farkettiğimiz yaşlıca bir adam bizi taksilere yönlendiriyor. Fiyat tatifesi diye düşündüğümüz160 rm yazan taksici bizden 200 rm istiyor.  Normalde otobüse 24rm verecekken neredeyse 10 katını vermek çok acıtacağı için pazarlık yapıyor ve 160 a kadar ancak indirebiliyoruz. Muhtemelen kazık yedik ama yapacak bişey yok. Kendi düşen ağlamaz.

Yola çıktığımızda taksici,  yağmur nedeniyle hızlı gitmenin tehlikeli olacağını ve belki yetişemeyebileceğimizi söylemeye başlıyor. Biz de artık sinir katsayısı artmış bir iki ısrardan sonra durumu adamın vicdanına  bırakıyoruz. Allah kimseyi çakal  taksicilerin eline düşürmesin. Dürüst olanlar müstesna.

Mersing limanına 10 dak kala zar zor yetişiyoruz. Biletçi elemandan biletleri aldıktan sonra 20 lik vergi ücretini akbillerimizi göstererek öğrenci fiyatına alıyoruz. (12.5)

Bekleme salonunun yarısı turist. 1 saatlik bir gecikme sonrası vapurumuz kalkıyor. Couchsurf ten ayarladığımız bayan panuba limanında monkey bay tarafında bir resort işletiyor. Yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonrası 5 gibi panuba limanına yanaşıyoruz. Hostumuzun ismi judaine. Bu güleryüzlü hanıma ne yapmamız gerektiğini soruyoruz.  Sipariş alacağımızı servis yağacağımızı ve işin 6 da başlayacağını söyleyince bizde bir stres başlıyor. Sadece bulaşık temizlik yapacağımızı zannederken direkt garsonluk olayına girmek bizim için zor olacak. Çünkü ne onlarca yemek ve içecek çeşidinin bulunduğu menüyü anlayabiliyoruz ne de yurtdışında böyle bir deneyimimiz var. Küçük ve şirin bir köyü andıran resortun küçük de bir sahili var. Judaine bizi bungalov umuza gönderiyor. Normalde klimasız bu yerde kalmak 55rm. Veee saat 6, iş başı. Osmanla bir masada oturuyoruz,  judaine bize işin nasıl yapılacağını kısaca anlatıyor. İlk siparişi kim alacak birbirimize bakıyoruz. İşten kaçmak için biraz bardak İlk adımı hamza atıyor ve turistler de şaşkın. Garson turist karışımı osman durumu kısaca anlatıyor. Gelen siparişler, dolan boşalan masalar derken her şey birbirine giriyor. Yanlış giden yemekler, karma karışık bir mutfak. Bu şekilde geçen üç saatten sonra bize yemek yiyebileceğimizi söylüyor judaine. Bir sürü şişin bulunduğu masaya geldiğimizde ette o hiç sevmediğimiz tatlı aromayı farkediyor ve odamıza dönüyoruz. Yarı aç yarı tok otururken judaine elinde sandvich ve patetesle bize jest yapıyor.


30 temmuz çarşamba
Sonraki gün sabah namazından sonra denize giriyor ve rengarenk balıklarla yüzüyoruz. Öğlene doğru judaine in ayarladığı bir motorla adanın öte tarafındaki julau kumsalına gideceğiz. Ama yol öyle kolay değil. Tioman ın ortasından geçen 2.5 saatlik bir orman yürüyüşü bizi bekliyor. Sırtımızda 10 kiloluk çantalarımızla kah yokuş yukarı kah aşağı, dev ağaçlar ve maymunlar eşliğinde julau ya varıyoruz.

Burası yarım ay şeklinde temiz ve bembeyaz bir kumsala sahip. Yarın sabah 7.30 da dönüş teknemiz olduğu için buradan tekek sahiline araç bulmamız gerekiyor. Sorduğumuz herkes yarım saatlik bu yolculuk için 60_80 rm arası fiyat istiyor. Yorucu bir otel arayışı sırasında 50 rm ye hemen kumsalın yanında bir bungalow aynı zamanda yoldan motorla geçen malay bir çiftle anlaşarak sabah için 50rm ye bir araç buluyoruz. Eşyalarımızı yerleştirdiğimiz gibi panabu da doyamadığımız denize atıyoruz kendimizi. Deniz o kadar temiz ve berrak ki yüzlerce metre gittiğinizde bile, yeşil, mavi ve sarı tonların karışımında zemini görebiliyorsunuz. Hafif atıştıran yağmur dahi bizi durduramıyor ve neredeyse kimsenin olmadığı bu güzel denizde çocuklar gibi eğleniyoruz. Motor kiralamak istiyoruz ancak saati 20 rm ve ucuz olmasına rağmen motorların vitesli olduğunu görünce vazgeçiyoruz. Akşama doğru otel sahibinin kızı ramazan dolayısiyle hazırladıkları şekerlemelerden getiriyor.

31 temmuz perşembe
Sabah erkenden kiraladığımız araçla tekek e giderek botumuza biniyor ve tioman adasına veda ediyoruz. Bu adaya gidecekler için direkt julau ya gitmelerini öneririm. Dalış için de panuba daha ii gibi.

Mersing e vardık ve Malacca için bilet arıyoruz ancak 17.30 da bulabiliyoruz. Bu yaklaşık 8 saat mersing de sıkıştık anlamına geliyor. Bir saat kadar termibalde takılıyor ve çok beğendiğimiz 2rm lik tostlardan sipariş ediyoruz. Hamza nın malacca da olan atkadaşları ile iletişimime geçmemiz gerekiyor, yakında bir KFC bulup 5 rm ye birer Milo alarak hem yakıcı sıcaktan kurtuluyor hem de restorantın bedava internetini sömürüyoruz. Burada sanırım yaklaşık 4 saat oturuyor ve iletişim işini hallediyoruz. Malacca için yerimiz ve bizi alacak kişiyi ayarladık. Biraz mersing i turladıktan sonra 6 saatlik yolculuğumuz başlıyor. Malacca yıllarca portekiz ve hollanda sömürgesinde kalmış ve bu süreç mimarisine de yansımış küçük bir şehir.

Gece malacca ya vardığımızda şükrü denen malay arkadaş bizi arabasıyla alarak evine götürüyor. Şükrü acayip hareketli, bir tıp öğrencisi. Kendisi gibi tıpcı olan 3 arkadaşı daha var. Ayrıca evde gezi yazarlığı yapan ve vietnamda yaşayan bir ingiliz ve bir de vietnam lı couchsurferlar var. 


Kısa bir tanışma faslından sonra selman denen arkadaş open house etkinliğinden getirdiği yemekleri bize sunuyor ve kısa bir süre sonra uyuyoruz.

1 Ağustos cuma
Öğlen 12 de kalktığımızda cuma için hazırlıklara başlıyoruz. Kıldığımız camide imamın görüntüsü bir projeksiyon yardımıyla duvara yansıtılmış.
Yine şükrünün başka bir arkadaşı olan said in arabasıyla malacca yı turluyor yöresel lezzetleri tadıyor ve gece geç saatlerde eve dönüyoruz. Malezya da genel ve ölçülü bir dindarlık hakim. Neredeyse her genç namaz kılıyor. Aslında şehir de büyükce, tarihi bir meydan dışında pek görülecek bir şey yok ama bölgenin yerel insanları ile yaşamak ve kültürel etkileşime girmek her şeye değer. 

2 Ağustos Cumartesi
Ertesi sabah kuala lumpura gitmemiz gerekiyor.  Şansa bakın ki selman da arabasıyla oraya gidecekmiş. KL de bir arkadaşı olduğunu ve onun bize yardımcı olacağını söylüyor. KL girişine kadar bizi bırakan Selman a veda ediyor ve yeni tanıştığımız mimar Şükran'ın arabasına atlıyoruz. İsme takılmayın kendisi erkek. Kuala Lumpur tam bir şantiyeyi andırıyor. Dünyanın en uzun ikiz gökdelenleri olan Petronas kuleleri bu şehirde. Kuala nehir yatağı lumpur ise çamur anlamına geliyormuş. Şehre niye böyle bir isim yakıştırdıklarını anlamadık.
Yine Hamza nın bir arkadaşının KL in en ünlü meydanında bir Filistin gösterisine katılacağını ve orada buluşabileceğimizi söylüyor. Bir kaç saatlik bir şehir turundan sonra meydana geliyoruz. Tarihi yapılarla çevrilmiş geniş yeşil bir alanda kalabalık bir grup ellerindeki flamalar ve bayraklarla slogan atıyorlar. Şehrin dört bir yanından gelen motorcu gruplar da biribirinden güzel ve pahalı motorlarıyla küçük bir ralli düzenliyor.



Meydanı geziyor ve sonrasında kira ile buluşuyoruz. O da acayip fıkır fıkır bir malay kızı. Kısa bir yemek muhabbeti ardından meydanda gösteride bulunan ailesinin yanına gidiyor. Akşama doğru Şükran bizi KL un devasa bi Camisi ne götürüyor. Modern bir yapıda yapay bir gölün oartasına inşa edilmiş bu caminin çevresinde iki de güzel köprü var. Şükranın ailesinin bizim için yerel bazı yiyecekler haxırladığını öğrendik. Daha estetik ama daha küçük başka bir camiden sonra yine malay bir ailedeyiz. Şükran ın ailesinin durumu çok ii görünüyor. İki katlı dublex bir villada kalan şükranın odasında devasa bir imac var. Duş alıp biraz dinlendikten sonra aşağıya iniyor ve masanın donatıldığını görüyoruz. Balık, soslar, pilav, kalamar, karides, meyveler ve daha bir sürü yiyeceğin bulunduğu masaya geçiyor ve malayların yaptığı gibi biz de elimizle yiyoruz.

3 Ağustos Pazar
Sabah olduğunda Şükran bizi,  havaalanına bırakıyor. İki adadan oluşab Perhantian adalarına gitmek için 14 dolara uçak bileti aldığımız kota bahru yönüne gidiyoruz. Marindo havayollarına ait pervaneli küçük uçak 1 saat sonra iniyor. Şimdi limanın bulunduğu kuala besuta gitmemiz gerekiyor bir taksici ile anlaşarak 30 rmye şehre ulaşıyoruz. Buradaki acenteden 70 er rm ye gidiş dönüş bot ve 44 er rm ye dödüğümüzde bizi KL E götürecek gece otobüs biletini alıyoruz. Burada 100 doları 2.9 kuru ile bir çinliden ringite çeviriyoruz. Öğlen 1 gibi limana yanaşan bota biniyoruz ve heycan verici bir yolculuk başlıyor. 2 devasa motora sahip 20 kişilik sürat motoru su üzerinde zıplaya zıplaya adaya hareket ediyor. Motorun en ucunda olduğumuz için bu sarsıntıyı en fazla biz hissediyoruz. Şikayetimiz yok gayet eğlenceli. Limanda tanıştığımız 3 malay genci ile beraber küçük adadaki long beach i tercih ediyoruz burası hem ucuz hem de daha az kalabalıkmış. Palmiye ve küçük restoranlarla süslü yarım ay şeklindeki bu sahilden güneşin doğuşu,  15 dakika mesafedeki coral beach ten ise güneşin batışı izlenebiliyor. Onların tavsiyesiyle adanın sağ yakasındaki moonlight adlı bir otele geçiyoruz ama fiyat tuzlu 80rm. Onlara sorduğumuzda bu fiyatın normal olduğunu söylüyorlar. Neyse diyerek bob marley kılıklı itici heriften anahtarımızı alıyor ve fanlı odamıza geçiyoruz. Burada deniz tiomandan çok daha güzel ve dalga yok denecek kadar az. Biraz yüzdükten sonra kona kiralamaya karar veriyoruz. Saatine 25rm diyen adamla iki kişilik kanoyu 2 saatliğine 25 rm ye kiralıyoruz. Bir iki acemi kürek sallamadan sonra artık ustayız. Açıldıkça açılıyor ve adanın diğer koylarına gitmek istiyoruz ancak 1 saatlik denemeyle bunun çok zor olacağına karar veriyor ve sahile dönüyoruz. Akşam yemeğinde sahile kurulmuş mum ışıklı bir restoranda king fish ve blue bişey i içeren fix menülerden alıyoruz. Oldukça doyurucu olan bu menüler biraz pahalı 25 rm. Odamıza döndüğümüzde yorgunluk çöküyor ve erken saatlerde uyuyoruz.

4 Ağustos pazartesi
Sabah namazından sonra güneişin doğuşunu izlemek için çıktığımızda daha ucuz bir otel arayışına giriyoruz aynı zamanda para da çevirmemiz lâzım. Bu ada beklediğimizden fazla para harcatıyor bize. Adanın sol tarafında ağaçların arasındaki d'rock otelin 50 rm olduğunu öğrendiğimizde şok oluyoruz. 30 rm miz boşa gitti. Para çevirmek istediğimizde kurun 2.3 olduğunu duymamız da ayrı bir acıtıyor cebimizi. Bu olumsuzluklara bir de yarın havalimanına yetişemeyebileciğimiz ve bylduğumuz ucuz otelde yer olmadığı eklenince moraller limoni oluyor. Yarın değil de bugün ayrılmayı planlamaya başladık. Neyse ki 11 de bir yer boşalmış bozdurma işini de otelde 2.8 den yapıyoruz. Yarına 5 saatlik bir snorkel turu da ayarladık. 50rm. Şu an bu satırları yazarken resepsiyonun balkonundan görünen güzel kumsal manzarası eşliğinde odamızın boşalmasını bekliyoruz. Yine dört ayak üzerine düştük çok şükür.

Foto

Ve odamız hazır dar bir patika bizi etrafı ahşap kahverengi kulübeciklerle çevrili yemyeşil bir bahçeye çıkarıyor. Odamızın balkonu denize nazır ama banyo ve tuvalet ortak. Önceki kaldığımız yere göre çok çok daha iyi burası. Long beach e gelecekler için burayı kesinlikle tavsiye ediyorum.
GÜNEYDOĞU ASYA GÜNLÜKLERİ
Not:okurken dil bilgisine çok dikkat etmeyin nası estiyse o an öyle yazıyorum ;)

HAZIRLIKLAR       
G. Doğu asya gezimiz için her şey hazır. Go pro çakması su geçirmez kameramız bile var. Geziyi her şeyiyle anlatan bir videonun daha etkili ve akılda kalıcı olduğunu düşündük. Çantalarımız yine aynı emektar küçük sırt çantalarımız. Gezimiz 45 gün sürecek ve 6 ülkeden oluşuyor. Singapur, Malezya, Endonezya, Brunei, Filipinler ve son olarak sürpriz bir şekilde Güney Kore.
Biletimizi nisan ayında gidiş Singapur dönüş manila hattında malezya havayollarından kişi başı 1480 liraya almıştık. Ancak kore işi çıkınca dönüş biletimiz boşta kalmıştı. Biz bunu nasıl egale edeceğimizi düşünürken ukraynadaki uçak kazası meydana geldi. Malezya gazetelerinde bu acı olay neticesinde havayolu şirketinin iptal ve değişiklik durumunda tüm cezaları kaldırdığını öğrendiğimizde. Hemen mevcut biltimizi iptal ettik ve gidişin 2 gün öncesinde yine Malezya havayolundan 1160 a sadece ist sing gidiş bir bilet aldık.

25 temmuz cuma
Sancılı bir Edirne-İstanbul yolculuğundan - ki bayram yoğunluğu sebebiyle 3 saatlik yol 8 saat sürdü - sonra Osmanla gezi gününden bir gün önce  cuma akşamı buluştuk. Bu gece osmanla son kontrolleri yaparak yarınki 15. 10 Kuala-Lumpur aktarmalı İstanbul-Singapur uçağına bineceğiz.

Gece hummalı bir çalışma başlıyor. Osman nın akrabasına Türkiye'den götüreceğimiz zeytin peynir ve bilimum yiyecekler için küçük bir bavul ayarladık. Bu bavul BİM kotamızı da bir hayli yukarı çekecek. "Yarın yapılacaklar" listesini de yaptıktan sonra uyuyoruz.

26 temmuz cumartesi
Sabah erkenden kalkıyoruz. İlk işimiz BİM e gitmek.  4 kutu Yurt barbunya ve cevizli sucuk dahil bir sürü abur cuburu dolduruyoruz çantamıza.


Bavulumuz aşırı ağır ve yolumuz uzun. Osmanla ikimizde 700 er dolar var. 45 gün için çok az tabii, herhangi bir ülke atm sinden maaş günü ekstra takviye yapacağız. Sırt çantalarımızı ve yiyecek bavulumuzu aldığımız gibi evden çıkıyoruz tabii yine geç kaldık. İlk problemi otobüs durağına gelirken yaşıyoruz. Bavulumuzun tutacakları kopuyor. Omzumuzda bavul yola devam. Altunizade köprüsünde bavul sağdan soldan yırtılmaya başlıyor. Daha gidecek 10,000 km miz varken bu durumu yaşamak çok ironik.

Havaalanına 1 saat kala vardık. Hemen check in yaptırıyoruz. Yan yana koltuk yok. Gezi sonu hazırlayacağımız mini belgesel  için "dönüyoruz"  koduyla mini videomuzu
yaparak uçağımıza geçiyoruz. Uçaktaki koltuklar iki 5 iki şeklinde. Çoğunluk Türk gibi gözüküyor. Yanımdaki Türk bayana yaptığımız rica sonrası Osman la beraber oturuyoruz. Yanımda ince bıyık bir genç var adı Hilmi ymiş. O da bizim gezi hattında 35 günlük bir tur planlıyormuş. Bir iki fikir paylaşımından sonra uçağımız kalkıyor. Gelip geçen ikramlara rağmen Oruçlu olmamız nedeniyle akşamı bekliyoruz. Bu durumu farkeden bir host iftar vakti bize yemek getireceğini belirtiyor. İftar da geçtikten sonra yarın yani arefe günü oruç tutmamaya karar veriyoruz. Aksi halde 13 saatlik bir uçak yolculuğu ve üzerine aynı gün Singapuru turlamak çok zor olacak bizim için.

27 temmuz pazar
Kuala Lumpura sabaha karşı iniyoruz. Burada saatimizi 5 saat ileri aldıktan sonra Singapur aktarmasına geçiyoruz. 55 dakikalık bu kısa yolculuktan sonra ilk durağımız olan Singapur dayız. Havaalanı acayip lüks ve alımlı. Tüm zemin yeşil tonda halı ile kaplanmış ortasında küçük bir botanik bahçe bile var. Singapur 5 milyonluk nüfusu, İstanbuldan çok daha küçük alanı ve devasa ekonomisiyle Asyanın atom karıncası. Nüfusun çoğunluğu Çinli. Dini olarak hristiyan, müslüman ve budistler yoğunlukta. 1 dolar yaklaşık 1.2 singapur dolarına denk geliyor. Hava limanında Osman'ın akrabası Hamza abi karşılıyor bizi. Küçük şirin arabasına atlıyoruz ve eve geçiyoruz. Hamza abi 13 yıldır Singapur da yaşıyor ve Malay bir hanımla evli. Bu şekilde ülkeyi hem orada uzun yıllardır yaşayan bir Türk hem de yerlisi gözünden tanıma şansı elde edeceğiz. Bayram arefesi olması ve bayramın ilk gününü de orada geçirecek olmamız da Malay kültürünü daha yakından tanımamıza hizmet edecek. Singapurla alakalı edindiğimiz ilginç bilgiler şöyle; tabi önce bazı fiyat örnekleri

1 dolar=1.2 singapur dolar (fiyatlar sing dolarıdır)
Mountain dew 1.80-2.10
Su küçük 1 - 1.20
Toplu ulaşım 1
Sigara 10_14
Taksi açılış 3.9
Benzin 2
Evi alamıyosun 99 yıllık kiralıyorsun. 300, 000 dolar, aynı eve1,5 2 milyon dolar vererek tam manasıyla sahip olabiliyosun.
Arabalar ucuz ama sürebilmek için 15 yıllığına 70, 000 dolar veriosun marka model önemli değil. Kırmızı plaka sabah 7 akşam 7 trafiğe çıkamıyo daha ucuz.
Her 6 kişiden biri milyoner
Okullarda seviye sınıfları var. Meslek ve fen lisesi vari 3 bölüm var her okulda. Öğretmen maaşları 3, 000 sing doları. Öğrencilerin yüzde 95 i okul dışı ekstra dersaneye gidiyor ya da özel ders alıyor. Çünkü 1. Sınıftan itibaren her yıl tüm eğitim hayatını etkileyecek zincirleme sınavlara giriyorlar
Singapur devleti özel şirket gibi çalışıyor .  Her şey devlete ait.
Seçim öncesi herkesin hesabına 1000 dolar yatırıolar
Doğan çocuklara banka hesabı açılıyor . Sen ne koyarsan devlet te aynısını koyuyor. Sadece sağlık ve eğitim için para çekemiyorsun. Doğan çocuğa 6000 dolar
Emeklilik yok çalışırken kesilen para fona aktarılıyo. 3 e ayrılıyo sağlık ev ve emeklilik. Maaşın yüzde 30 u. Maaş bağlama yok. Biriken parayı parça parça alabilirsin
Müslümanlar evlerini suriye de olduğu gibi ramazan boyunca süslüyorlar. Oruç sonrası bayram tatili 1 gün. Ama bayram Etkinlikleri 1ay sürüyor
Askerlik iki yıl. Komşularıyla ilişkisi limoni. İsraille arası ii. Askeri koyacak yer yok. Donanma Avustralya'da hava kuvvetetleri amerika
Bin kilise 80 cami
Beraber kahvaltı yok, self servis,  acıkan tabağına al koy ye
Aynı ailenin Bayram elbiseleri benzer tonlarda oluyor
20 lise 30 golf sahası var. Dolayısıyla golf önemli bir spor.
Otomobilletin %90 i japon, toyota honda
Tokivari Sitelerin belli bir mimarisi var 11_12 katlı hepsi. Ortalarında büyük bir bahçe ve katlı otopark sistemi var
Ülkede rahatsız edici bir düzen var
Sing kesinlikle Hong Kong dan bile pahalı. Sigaralar en ucuzu 13 lira. Benzin 4 lira.
Direksiyon sağda. Yürüyen merdivenlerde bekleme solda yapılıyo
Singapur dan malezya ya geçiş yapan şahsi araçların depolarında dörtte üç yakıt bulunması şartı var. Aksi halde Cezası 500 dolar. Çünkü Malezya da benzin 2 kat daha ucuz.
Sigara içme cezası 1000 dolar.
Spor Singapur lular için olmazsa olmaz. Günün her saatinde caddelerde koşan insanlarla karşılaşıyoruz.

Hamza abi ve ailesi ile tanıştıktan sonra ülkeyi turlamaya başlıyoruz. İlk durağımız Singapurun en gözde yeri olan Manila Bay. Onarım sebebiyle çok yavaş gittiğimiz bu bölgede o meşhur gökdelen manzarasını izliyoruz. Ancak Hong kong ya da shangai ın haşmeti burada yok. Etrafta hummalı bir çalışma var. Zira bir hafta sonra Singapur un kuruluş yıl dönümü. Her yer çok temiz ve düzenli hava acayip sıcak. Çok sevdiğimiz mountain dew leri burada da bulunca birer  tane alıyor ve biraz olsun serinlemeye çalışıyoruz. Gökdelen meydanının tam katşısında üç ayaktan oluşan ve tepesinde palmiyeli büyük bir meydan bulunan bina ilginç mimarisiyle turistlerin en gözde fotoğraf konusu. Önünde yer alan demir köprü de akşamları belirli saatlerde yapılan ışık ve su gösterilerine ev sahipliği yapıyor. Bu yapıyı da geçtikten sonra Singapur un ünlü meyvesi olan düryan şekilnde yapılmış tiyatro binasını geziyoruz. Düryan sert kabuklu, ananas büyüklüğünde çok kötü kokan bir meyve. Yediğinizde üzerinize sinen koku iki gün çıkmıyor. Bu meyve o kadar kötü kokuyor ki bazı kapalı alanlara bu meyve yenildiğinde girilmesi yasak. Bu kötü ününe rağmen tadı çok güzelmiş daha tatmadık inşallah uygun bir zamanda. Akşam eve döndüğümüzde iftar geçmiş oluyor. Malay mutfağı oldukça zengin. Tatlılar ve kurabiyeler bizim damak tadımıza uygun ancak diğerlerinde bulunan tuz şeker karışımı aroma bazı durumlarda yemeği yenilmez kılabiliyor. Bizde sadece tuz kullanılan yemeklere - şiş kebap dahil -  kahverengi şeker de katıyorlar. Asyada yaygın olan bu usül pek bize uygun değil. Çünkü bizim mutfağımızda bir yemek ya tatlıdır ya da tuzlu. Kürt böreği gibi istisnalar da yok değil tabii..

İftar sofrası çok bereketli. Ciğer, tavuk, 2 farklı şekilde pişirilmiş et,  sebzeli sulu yemekler, soslar,  hindistan cevizi Yapraklarına sarılmış prinç lapaları vs. Yeme de yanında yat cinsinden. Kola yerine aromalı şerbet içiyoruz. Salondaki masa şekerleme ve kuru pasta kavanozlarıyla doluyor. Malaylar misafirlerine şeker ya da çikolata tutmak yerine kendi yaptıkları tatlı tuzlu kurabiye ve cipslerle bayram sunumu yapıyorlar. Gelenler öncelikle ikramların yanındaki küçük bir kapta bulunan suya parmak bandırıyorlar sonra ikramları atıştırıyorlar. Hijyen amaçlı bir gelenek olsa da herkesin aynı suya parmak bandırması ilginç.


Malay kültüründe ramazan bayramı bir ay sürüyor. Bazı aileler evlerini open house formatında ziyaretçilerine açıyor. Open house, gelen misafirlerin yemeklerini kendi aldıkları ve kafalarına göre takıldıkları bir konsept. Açık büfenin ev hali yani.

Yarın bayram namazından sonra buradan 4 saat uzaklıktaki malezya nın mersing şehrine gitmemiz gerekecek. Öğleden sonra 2 de tioman adasına 35 er rm ye aldığımız rezervasyonlarımız var. Ancak Hamza abi bayramın ilk günü kalmamız konusunda ısrar edince ikileme düşüyoruz. Bir kaç saatlik telefon trafiğinden sonra, sonraki güne yeni bir bilet alarak kararımızı kalma şeklinde değiştiriyoruz. Bayramın ilk gününü bir aile evinde geçirmenin kültürel tanıma açısından bize daha fazla bilgi katacağını düşünüyoruz.

28 temmuz pazartesi
      Bugün bayram, ilk iş bayram namazına gitmek. Malaylar rengarenk kıyafetleriyle caddelerde bayram namazına yetişmeye çalışıyor. İlginç olan şu,  Aynı aileden olanlar aynı renkleri giyiyorlar. Bu da acık komik bir görüntü oluşturuyor. Büyüklü küçüklü malaylar parlak ve cırtlak renklerle sahaya çıkmış futbolcular gibi ortalıkta geziyorlar.

Girdiğimiz ilk camide yer bulamıyoruz. İkincisi neyse ki boş. Bayram namazı bizimkisi gibi ancak hutbe malayca arapça karışımı ve çok uzun. Namaz sonrası eve geldiğimizde toplu kahvaltı yapacağımızı düşünerek 2 saat kadar bekliyoruz. Baktık ki yiyen soran yok. Open house olayının başladığını ve tam olarak ne olduğunu anlamış oluyoruz.

Malayların sofra bezine benzer sarin' denilen bellerine sardıkları geleneksel örtüden bizde giyiyoruz ve Öğlene doğru ilk misafirler geliyor.


Öğleden sonra hamza abi ile gezintiye çıkıyoruz. İlk durağımız kromataryum yani yakılarak cenazesi kaldırılanların mezarlığı. Singapurluların çoğunun bu şekilde bir merasimi tercih ettiğini öğreniyoruz.  Ancak Nepal ya da Hindistan da olduğu gibi cenazeler ulu orta Ghat larda yakılmıyor. Modern fırınlar bu işi tam ptomatik şekilde ve çevreye zarar vermeden halldiyor. Geldiğimiz mezarlık oldukça büyük. Kütüphaneyi andıran yüksek raflarda külleri bulunanların fotoğrafları var.


Bu mezar binalarınnın tam ortasında da 3 büyük bacalı davasa bir fırın var. Camla kaplanmış cenaze arabalarının önğne park ettiği bu enterasan yapıyı terk ediyor ve doğal ortamda maymun gözlemi yapmak için ormana dğru sürüyoruz. Belli bübölgede toplanmış maymunlar gürültülü bir şekilde oradan oraya zıplıyor ve üzerimize yedikleri meyvelerin kabuklarını atıyorlar.

        
        Buradan küçük bir markete giriyoruz. Fiyatlar el yakıyor,  çok pahalı denilen Hong Kong dan bile pahalı bir yer Singapur. Fiyat etiketleri ilginç bir şekilde dijital.


Bizdeki fiyayları 3 ile çarpın Singapur un ne kadar pahalı olduğunu anlarsınız.

Akşam eve döndüğümüzde içerisinin ana baba gününe döndüğünü görüyoruz. Ev gök kuşağına dönmüş. Herkesin şaşkın bakışları arasında kalabalığı yarararak içeri giriyoruz. Küçük salonda yaklaşık 20¢25 kişi var. Yerler dahi insan dolu. Hamza abinin kayın babasının 17, eşinin ise 11 kardeş olduğunu öğrendiğimizde mevcut kalabalığı garipsemiyoruz. Milletle tek tek tokalaştıktan sonra gökdelen manzarasını bir de gece görmek üzere evden çıkıyoruz.

Işıklandırma çok iyi değil ya da hong kong da olduğu gibi geç saatlerde ışıkları kısıyorlar. Singapurun simgesi olan aslan heykelinin yanında bir iki video ve fotoğraf çektikten sonra geç saatlerde metro ile eve dönüyoruz. Ev hala kalabalık ama yüzler ve renkler değişmiş. Yarın sabah erkenden Malezya ya gitmek üzere yola çıkacağız. Singapurda fazladan bir gün kalmamız çok faydalı oldu ve beklentimizin üzerinde deneyimler edindik.

MALEZYA
Kısa bilgiler
Kediler kısa kuyruklu hem de doğuştan
Ramazan bayramı bi ay sürüyo
İçki yasal. Ama açık alanda içersen. Çinliler bile ayıplıyor.
Bayramın 3 günü özellikle geceleri maytap ve havai fişek atıyolar.
Malaylar ve endonezyalılar birbirini az çok anlayabiliyorlar.
Evlenenlerin umreye gitmesi gibi bir gelenek yok.
Benzin 2 rm. Araba fiyatları bizimkine benziyor. Arabaların çoğu proton. Malezya malı.
Domuza olan hassasiyet aynı. İçki içenler bile domuza gelince müslümanım yemem diyo.
Nüfus %20 hindli, %20 çinli,  %60 malay. Bu yönetime de yansıyor. Hintlilerin olmasa da çinlilerin daha fazla hüç arayışı var. Başkan mutlaka Malay olmalı. Ülkede Yarı eyalet sistemi ve Ana dilde eğitim veren özel okullar mevcut.
14 bölge var. 7-8 bölgenin kendi kralı ve onların seçtiği bir kral var. Ama bu kral ing deki gibi temsili.
Evlenmeden önce 2 günlük zorunlu eğitimler var evliliği anlatan 80rm. Bu eğitim olmadan evlenemezsin.
Araç yoğunluğunu otomatik algılayan ve buna göre bekleme zamanını belirleyen trafik Işıkları var. Bize de lazım
En popüler spor Badminton ve Squash. Futbol sempatisi yok denecek kadar az.
Mamak hind malay çocuğu Nuna çin malay çocuğu
Eğitim dili biçok okulda ingilizce ilk orta lise, islamic school larda arapça
4 e kadar evlilik yasal. Diğer eşlerin rızadı şart imza
El kesme falan yok ama idam var
Soyad yok babalarının adı ile kafa kağıdına yazılıyorlar.  Ahmet bin mustafa gibi.
Malay mutfağında Kızartma için palmiye yağı (biraz tatlılık veriyor), Sebze falan pişirmek için kanola yağı kullanılıyor.

29 temmuz salı
Dün gece tioman adasında bir couchsurf bulduk. (couchsurf dünya çapında kültürel etkileşimi arttırmak için gezginlerin birbirine kalacak yer vs noktasında yardım ettikleri bir program) Ancak 35 yaşındaki bu bayan adadaki bir resort un sahibi. Kalacak yer ve yemek karşılığında, otel işlerinde bizden kendisine yardım etmemizi istiyor. İlginç bir deneyim olacak.  Hayırlısı bakalım. Sabah erkenden çantalarımızı topluyoruz. Türkiye den Hamza abiye getirdiğimiz kahvaltılıklarla belki de son kez Türk usulü kahvaltı yapıyoruz.

8.30 da çıkmayı planlarken saat 10 a gelirken evden çıkıyoruz. Ev sahibimiz Yarım saat ötedeki sınır kapısına bizi bırakıyor ve pasaport işlemlerinden sonra Malezya tapraklarındaki sınır şehri Johor Bahru ya geçiyoruz. Önceden otobüs ayarlamamamız evden geç çıkışımızla birleşince mersinge gidişi 2 saat süren 11.30 otobüsünü kaçırdığımızı farkediyoruz. Tioman adasına olan gemi öğeden sonra 2 de. Dolayısiyle sıkıntılı bir durumdayız. Etrafa sorduğumuzda komisyoncu olduğunu farkettiğimiz yaşlıca bir adam bizi taksilere yönlendiriyor. Fiyat tatifesi diye düşündüğümüz160 rm yazan taksici bizden 200 rm istiyor.  Normalde otobüse 24rm verecekken neredeyse 10 katını vermek çok acıtacağı için pazarlık yapıyor ve 160 a kadar ancak indirebiliyoruz. Muhtemelen kazık yedik ama yapacak bişey yok. Kendi düşen ağlamaz.

Yola çıktığımızda taksici,  yağmur nedeniyle hızlı gitmenin tehlikeli olacağını ve belki yetişemeyebileceğimizi söylemeye başlıyor. Biz de artık sinir katsayısı artmış bir iki ısrardan sonra durumu adamın vicdanına  bırakıyoruz. Allah kimseyi çakal  taksicilerin eline düşürmesin. Dürüst olanlar müstesna.

Mersing limanına 10 dak kala zar zor yetişiyoruz. Biletçi elemandan biletleri aldıktan sonra 20 lik vergi ücretini akbillerimizi göstererek öğrenci fiyatına alıyoruz. (12.5)

Bekleme salonunun yarısı turist. 1 saatlik bir gecikme sonrası vapurumuz kalkıyor. Couchsurf ten ayarladığımız bayan panuba limanında monkey bay tarafında bir resort işletiyor. Yaklaşık 2 saatlik yolculuk sonrası 5 gibi panuba limanına yanaşıyoruz. Hostumuzun ismi judaine. Bu güleryüzlü hanıma ne yapmamız gerektiğini soruyoruz.  Sipariş alacağımızı servis yağacağımızı ve işin 6 da başlayacağını söyleyince bizde bir stres başlıyor. Sadece bulaşık temizlik yapacağımızı zannederken direkt garsonluk olayına girmek bizim için zor olacak. Çünkü ne onlarca yemek ve içecek çeşidinin bulunduğu menüyü anlayabiliyoruz ne de yurtdışında böyle bir deneyimimiz var. Küçük ve şirin bir köyü andıran resortun küçük de bir sahili var. Judaine bizi bungalov umuza gönderiyor. Normalde klimasız bu yerde kalmak 55rm. Veee saat 6, iş başı. Osmanla bir masada oturuyoruz,  judaine bize işin nasıl yapılacağını kısaca anlatıyor. İlk siparişi kim alacak birbirimize bakıyoruz. İşten kaçmak için biraz bardak İlk adımı hamza atıyor ve turistler de şaşkın. Garson turist karışımı osman durumu kısaca anlatıyor. Gelen siparişler, dolan boşalan masalar derken her şey birbirine giriyor. Yanlış giden yemekler, karma karışık bir mutfak. Bu şekilde geçen üç saatten sonra bize yemek yiyebileceğimizi söylüyor judaine. Bir sürü şişin bulunduğu masaya geldiğimizde ette o hiç sevmediğimiz tatlı aromayı farkediyor ve odamıza dönüyoruz. Yarı aç yarı tok otururken judaine elinde sandvich ve patetesle bize jest yapıyor.


30 temmuz çarşamba
Sonraki gün sabah namazından sonra denize giriyor ve rengarenk balıklarla yüzüyoruz. Öğlene doğru judaine in ayarladığı bir motorla adanın öte tarafındaki julau kumsalına gideceğiz. Ama yol öyle kolay değil. Tioman ın ortasından geçen 2.5 saatlik bir orman yürüyüşü bizi bekliyor. Sırtımızda 10 kiloluk çantalarımızla kah yokuş yukarı kah aşağı, dev ağaçlar ve maymunlar eşliğinde julau ya varıyoruz.

Burası yarım ay şeklinde temiz ve bembeyaz bir kumsala sahip. Yarın sabah 7.30 da dönüş teknemiz olduğu için buradan tekek sahiline araç bulmamız gerekiyor. Sorduğumuz herkes yarım saatlik bu yolculuk için 60_80 rm arası fiyat istiyor. Yorucu bir otel arayışı sırasında 50 rm ye hemen kumsalın yanında bir bungalow aynı zamanda yoldan motorla geçen malay bir çiftle anlaşarak sabah için 50rm ye bir araç buluyoruz. Eşyalarımızı yerleştirdiğimiz gibi panabu da doyamadığımız denize atıyoruz kendimizi. Deniz o kadar temiz ve berrak ki yüzlerce metre gittiğinizde bile, yeşil, mavi ve sarı tonların karışımında zemini görebiliyorsunuz. Hafif atıştıran yağmur dahi bizi durduramıyor ve neredeyse kimsenin olmadığı bu güzel denizde çocuklar gibi eğleniyoruz. Motor kiralamak istiyoruz ancak saati 20 rm ve ucuz olmasına rağmen motorların vitesli olduğunu görünce vazgeçiyoruz. Akşama doğru otel sahibinin kızı ramazan dolayısiyle hazırladıkları şekerlemelerden getiriyor.

31 temmuz perşembe
Sabah erkenden kiraladığımız araçla tekek e giderek botumuza biniyor ve tioman adasına veda ediyoruz. Bu adaya gidecekler için direkt julau ya gitmelerini öneririm. Dalış için de panuba daha ii gibi.

Mersing e vardık ve Malacca için bilet arıyoruz ancak 17.30 da bulabiliyoruz. Bu yaklaşık 8 saat mersing de sıkıştık anlamına geliyor. Bir saat kadar termibalde takılıyor ve çok beğendiğimiz 2rm lik tostlardan sipariş ediyoruz. Hamza nın malacca da olan atkadaşları ile iletişimime geçmemiz gerekiyor, yakında bir KFC bulup 5 rm ye birer Milo alarak hem yakıcı sıcaktan kurtuluyor hem de restorantın bedava internetini sömürüyoruz. Burada sanırım yaklaşık 4 saat oturuyor ve iletişim işini hallediyoruz. Malacca için yerimiz ve bizi alacak kişiyi ayarladık. Biraz mersing i turladıktan sonra 6 saatlik yolculuğumuz başlıyor. Malacca yıllarca portekiz ve hollanda sömürgesinde kalmış ve bu süreç mimarisine de yansımış küçük bir şehir.

Gece malacca ya vardığımızda şükrü denen malay arkadaş bizi arabasıyla alarak evine götürüyor. Şükrü acayip hareketli, bir tıp öğrencisi. Kendisi gibi tıpcı olan 3 arkadaşı daha var. Ayrıca evde gezi yazarlığı yapan ve vietnamda yaşayan bir ingiliz ve bir de vietnam lı couchsurferlar var. 


Kısa bir tanışma faslından sonra selman denen arkadaş open house etkinliğinden getirdiği yemekleri bize sunuyor ve kısa bir süre sonra uyuyoruz.

1 Ağustos cuma
Öğlen 12 de kalktığımızda cuma için hazırlıklara başlıyoruz. Kıldığımız camide imamın görüntüsü bir projeksiyon yardımıyla duvara yansıtılmış.
Yine şükrünün başka bir arkadaşı olan said in arabasıyla malacca yı turluyor yöresel lezzetleri tadıyor ve gece geç saatlerde eve dönüyoruz. Malezya da genel ve ölçülü bir dindarlık hakim. Neredeyse her genç namaz kılıyor. Aslında şehir de büyükce, tarihi bir meydan dışında pek görülecek bir şey yok ama bölgenin yerel insanları ile yaşamak ve kültürel etkileşime girmek her şeye değer. 

2 Ağustos Cumartesi
Ertesi sabah kuala lumpura gitmemiz gerekiyor.  Şansa bakın ki selman da arabasıyla oraya gidecekmiş. KL de bir arkadaşı olduğunu ve onun bize yardımcı olacağını söylüyor. KL girişine kadar bizi bırakan Selman a veda ediyor ve yeni tanıştığımız mimar Şükran'ın arabasına atlıyoruz. İsme takılmayın kendisi erkek. Kuala Lumpur tam bir şantiyeyi andırıyor. Dünyanın en uzun ikiz gökdelenleri olan Petronas kuleleri bu şehirde. Kuala nehir yatağı lumpur ise çamur anlamına geliyormuş. Şehre niye böyle bir isim yakıştırdıklarını anlamadık.
Yine Hamza nın bir arkadaşının KL in en ünlü meydanında bir Filistin gösterisine katılacağını ve orada buluşabileceğimizi söylüyor. Bir kaç saatlik bir şehir turundan sonra meydana geliyoruz. Tarihi yapılarla çevrilmiş geniş yeşil bir alanda kalabalık bir grup ellerindeki flamalar ve bayraklarla slogan atıyorlar. Şehrin dört bir yanından gelen motorcu gruplar da biribirinden güzel ve pahalı motorlarıyla küçük bir ralli düzenliyor.



Meydanı geziyor ve sonrasında kira ile buluşuyoruz. O da acayip fıkır fıkır bir malay kızı. Kısa bir yemek muhabbeti ardından meydanda gösteride bulunan ailesinin yanına gidiyor. Akşama doğru Şükran bizi KL un devasa bi Camisi ne götürüyor. Modern bir yapıda yapay bir gölün oartasına inşa edilmiş bu caminin çevresinde iki de güzel köprü var. Şükranın ailesinin bizim için yerel bazı yiyecekler haxırladığını öğrendik. Daha estetik ama daha küçük başka bir camiden sonra yine malay bir ailedeyiz. Şükran ın ailesinin durumu çok ii görünüyor. İki katlı dublex bir villada kalan şükranın odasında devasa bir imac var. Duş alıp biraz dinlendikten sonra aşağıya iniyor ve masanın donatıldığını görüyoruz. Balık, soslar, pilav, kalamar, karides, meyveler ve daha bir sürü yiyeceğin bulunduğu masaya geçiyor ve malayların yaptığı gibi biz de elimizle yiyoruz.

3 Ağustos Pazar
Sabah olduğunda Şükran bizi,  havaalanına bırakıyor. İki adadan oluşab Perhantian adalarına gitmek için 14 dolara uçak bileti aldığımız kota bahru yönüne gidiyoruz. Marindo havayollarına ait pervaneli küçük uçak 1 saat sonra iniyor. Şimdi limanın bulunduğu kuala besuta gitmemiz gerekiyor bir taksici ile anlaşarak 30 rmye şehre ulaşıyoruz. Buradaki acenteden 70 er rm ye gidiş dönüş bot ve 44 er rm ye dödüğümüzde bizi KL E götürecek gece otobüs biletini alıyoruz. Burada 100 doları 2.9 kuru ile bir çinliden ringite çeviriyoruz. Öğlen 1 gibi limana yanaşan bota biniyoruz ve heycan verici bir yolculuk başlıyor. 2 devasa motora sahip 20 kişilik sürat motoru su üzerinde zıplaya zıplaya adaya hareket ediyor. Motorun en ucunda olduğumuz için bu sarsıntıyı en fazla biz hissediyoruz. Şikayetimiz yok gayet eğlenceli. Limanda tanıştığımız 3 malay genci ile beraber küçük adadaki long beach i tercih ediyoruz burası hem ucuz hem de daha az kalabalıkmış. Palmiye ve küçük restoranlarla süslü yarım ay şeklindeki bu sahilden güneşin doğuşu,  15 dakika mesafedeki coral beach ten ise güneşin batışı izlenebiliyor. Onların tavsiyesiyle adanın sağ yakasındaki moonlight adlı bir otele geçiyoruz ama fiyat tuzlu 80rm. Onlara sorduğumuzda bu fiyatın normal olduğunu söylüyorlar. Neyse diyerek bob marley kılıklı itici heriften anahtarımızı alıyor ve fanlı odamıza geçiyoruz. Burada deniz tiomandan çok daha güzel ve dalga yok denecek kadar az. Biraz yüzdükten sonra kona kiralamaya karar veriyoruz. Saatine 25rm diyen adamla iki kişilik kanoyu 2 saatliğine 25 rm ye kiralıyoruz. Bir iki acemi kürek sallamadan sonra artık ustayız. Açıldıkça açılıyor ve adanın diğer koylarına gitmek istiyoruz ancak 1 saatlik denemeyle bunun çok zor olacağına karar veriyor ve sahile dönüyoruz. Akşam yemeğinde sahile kurulmuş mum ışıklı bir restoranda king fish ve blue bişey i içeren fix menülerden alıyoruz. Oldukça doyurucu olan bu menüler biraz pahalı 25 rm. Odamıza döndüğümüzde yorgunluk çöküyor ve erken saatlerde uyuyoruz.

4 Ağustos pazartesi
Sabah namazından sonra güneişin doğuşunu izlemek için çıktığımızda daha ucuz bir otel arayışına giriyoruz aynı zamanda para da çevirmemiz lâzım. Bu ada beklediğimizden fazla para harcatıyor bize. Adanın sol tarafında ağaçların arasındaki d'rock otelin 50 rm olduğunu öğrendiğimizde şok oluyoruz. 30 rm miz boşa gitti. Para çevirmek istediğimizde kurun 2.3 olduğunu duymamız da ayrı bir acıtıyor cebimizi. Bu olumsuzluklara bir de yarın havalimanına yetişemeyebileciğimiz ve bylduğumuz ucuz otelde yer olmadığı eklenince moraller limoni oluyor. Yarın değil de bugün ayrılmayı planlamaya başladık. Neyse ki 11 de bir yer boşalmış bozdurma işini de otelde 2.8 den yapıyoruz. Yarına 5 saatlik bir snorkel turu da ayarladık. 50rm. Şu an bu satırları yazarken resepsiyonun balkonundan görünen güzel kumsal manzarası eşliğinde odamızın boşalmasını bekliyoruz. Yine dört ayak üzerine düştük çok şükür.

Foto

Ve odamız hazır dar bir patika bizi etrafı ahşap kahverengi kulübeciklerle çevrili yemyeşil bir bahçeye çıkarıyor. Odamızın balkonu denize nazır ama banyo ve tuvalet ortak. Önceki kaldığımız yere göre çok çok daha iyi burası. Long beach e gelecekler için burayı kesinlikle tavsiye ediyorum.