Sinema


71: Into The Fire                      71: Into The Fire  hakkında


Güney Koreden izlediğim ilk modern savaş filmiydi. Diğer filmlerinde olduğu gibi, duygu yoğunluğunu arttırmak için bu filmde de bazı anların altının kalın kalın çizmişler, ve tüm asya filmlerinde böyle bir saplantı var. Bu kadar duygu seli yanında esas oğlanın hastanede tanıştığı hemşire ile film boyunca karşılaşmamasını ilginç buldum. Buna rağmen oyunculuk tartışılmaz, savaş sahneleri profesyonelce hazırlanmış, fotoğraf tadında sahneler mevcut. Kısacası bu film arşivlik olmasa da etkileyici bir yapıt. Puanım 7/5

İhtiyar Delikanlı







İhtiyar Delikanlı hakkında;


Alacağım tüm tepkileri bilerek bu filmi çok beğenmediğimi söyleyebilrim. Fazla abartılan bir yapım olduğunu düşünüyorum. Filmi izlerken beni şaşırtacak, şok edecek bir olay bekledim ama karşıma çıkan tek şey ensest ilşkiler bütünüydü. Filmin ilk yarım saatinde güzel dolduruyorlar, hep bir merak içerisinde kalıyorsunuz "acaba neden?" diyerek. Sonucunda ise neredeyse bu tarz ilişkileri meşru gösterecek karelerle filmin bağlandığını görüyorsunuz. (woo-jin'in kızkardeşiyle son sahnede sözde duygusal ayrılışı) Sadece tabulara dokunarak bir film kaliteli, çarpıcı, şaşırtıcı ya da unutulmaz olmaz. Açıkçası filmin etkileyiciliğini arttırmak için kolaya kaçılmış, intikamın nedeni ve şekli daha yaratıcı yapılabilirdi. Puanım oyunculuk ve ilk 45 dakikaya 6/10

  • Yukarıdaki Tehlike
    İmdb puanı 4.6. Bu düşük puana bakarak -bilim kurgu filmlerini çok sevsem de- sinemaya giderek paramı boşa harcamayayım dedim ve flmi internetten izledim, beklentim de inanılmaz düşüktü sırf meraktan izledim açıkçası. Filmde birçok bilim kugu yapımından esinlemelere hatta yer yer kopya denebilecek kısmlara rastlayabiliyorsunuz. Bunlardan bazıları Dünyalar Savaşı, 9. bölge, Kurtuluş Günü vs. Bu kadar olumsuzluğa rağmen 4.6 aşırı düşük bir puanlama. Şahsen filmi izlediğimde heycanlandım, gerildim hatta yer yer şaşırdım (özellikle görsel efektlere) hiç de sıkılmadım, harcadığım zamana da acımadım. Filmdeki hikaye biraz basit ama yapımcıların biçok soruyu cevapsız bırakmaları filme ayrı bir gizem katmış. Ayrıca oyunculuk bazında da çok fazla emek gerektiren bir sahne yoktu. Aksiyon da vardı heyecan da. Bu film sanki görsel efekt ve aksiyonla dolu yüksek bütçeli bir filmin ilk yarım saatinin uzatılmış versiyonu gibiydi. Sonraki film, seri olacağını düşündüğüm bu filmin "gelişme" yani en can alıcı bölümü olacaktır. Bence oturup izlenebilecek bir film, sinemaya gitsem de pişman olmazdım çünkü beklentim düşüktü. Sonuç olarak oturun izleyin derim, filmin devamı olacak olması ayrı bir güzel. Puanım 7/10




  • Koku: Bir Katilin Hikayesi
    Çok çarpıcı bir film, eski avrupanın -özellikle Fransa'nın- ne kadar pis bir yer olduğunu gözler önüne sermişler. Adamlar olumsuzlluklarından bile ne kadar müthiş filmler yapıyor. Biz napıyoruz? Neyse bu hamur çok su götürür. Filme gelirsek "koku" gibi kısıtlı bir kavramla ancak bu kadar güzel bir senaryo yapılabilir. Bu film şöyle de yapılabilirdi, koku konusunda inanılmaz yetenekli biri parfüm iişine girer ve zengin olur. Böyle olsaydı bile -ki filmin bir bölümünde seyirciyi bu yöne kaydırıyorlar- en az 6 lık bir film olurdu. Ancak yapımcılar bununla kalmamış içerisine acık felsefe, acık dram, biraz macera, gerilim koymuşlar. Ayrıca salt kokuyu değil, kokunun tüm yönlerini irdelemişler. Sonuçta ortaya böyle bir yapım çıkmış. Filme yayılan çıplaklığa gelince, dozajı daha iyi ayarlanabilirdi, özellikle sonundaki sahne gayet gereksiz, yönetmen veya sanaristin "bakın ben ne kadar cesurum.." düşüncesiyle kendini tatmin etmesidir diye düşünüyorum. Puanım 8/10




  • Evdeki Düşman
    Evdeki Düşman hakkında;

    Psikopat çocukların etrafa dehşet saçtığı buna benzer iki film daha izlemiştim, ancak hiçbiri beni bu film kadar germemişti. Bu kadar tatlı bir kız nasıl bir canavarmış aslında. Oyunculuğu zaten inanılmaz. Nasıl eğitiyorlar bu yaştaki çocukları anlamıyorum. Kesinlikle izleyin, puanım son ana kadar 7-7.5 arasıydı ancak sonundaki orjinal bağlama vereceğim puanı 8 yaptı.




  • Akıl Defteri
    Akıl Defteri hakkında;

    Hayran kaldığım filmlerden bir tanesi. Senaryo biraz tanıdık gelebilir. Unutkan bir adamın hikayesi, ama hiç de öyle değil, bu unutkanlığını yenmeye çalışırken fotoğraf ve dövmeleri kullanması ve başkaları tarafından kendi menfaatleri için yönlendirilmesi filmi orjinal yapan unsurlardan. Sondan başa doğru ilerleyen birçok film var ancak memento aralarında en iyisi diyebilirim. Puanım 8.5/10




  • Zindan Adası
    Zindan Adası hakkında;

    Bu filmi sinemada izlemiştim, filmin başındaki müziğe gıcık olduğumu hatırlıyorum. Dan, dan, daaan...Beynim dağılmıştı sanki. Bu aşırı rahatsız edici müzik filmdeki gerilim havasını etkiliyor ancak biraz abartı olmuş. Senaryo ya gelince, çalışılmış, zekice kurgulanmış karmaşık bir yapı var karşımızda. Filmdeki Tedy karakteriyle birlikte sizde geriliyorsunuz. Filmi ziledikten sonra uzun süre filmi tartştığımızı biliyorum, filmin akışı biraz yavaş gelebilir ancak izlenmesi gerken bir yapım. Puanım 7.7/10




  • 23 Numara
    23 Numara hakkında;

    Jim Carry gibi yüzüne bakılınca bile kahkahaları basabileceğiniz bir komedyenin 23 numara gibi bir gerilim filminde bu kadar iyi oyunculuk sergilemesi takdire şayan. İnanın filme başlamadan "ya bu adam bir gerilim filmi nasıl yapar" dedim. Ancak iyi iş çıkarmış. Filmin senaryosu zaten ayrı bir güzel, sonuna kadar soluksuz izlettiriyor. İMDB deki düşük puanına gelince, bunun sebebi jim Carrey i bir gerilim filminde görmek yorumları olumsuz yöne çekmiş olabilir. Puanım 7.5/10




  • Deja Vu
    Deja Vu hakkında;

    Film güzeldi ancak, sonu daha yaratıcı bitirilebilirdi, çok klişe bir son olmuş. Yine de sıkılmadan izledim, aksiyon ve gerilim hiç durmuyor, Denzel Washington in filmelerinin zaten ayrı bir tadı var. Tavisye ediyorum. Puanım 7.5/10




  • Yüz Yüze
    Yüz Yüze hakkında;

    Belki şu an biraz modası geçti ama yapıldığı dönemdeki en iyi aksiyon ve gerilim filmiydi. Travoltanın en sevdiğim iki filminden biridir. Diğeri tabii ki Pulb Fiction. Puanım 8/10




  • Esaretin Bedeli
    Esaretin Bedeli hakkında;

    Televizyonda defalarca izlediğim ama her izlediğimde sanki ilk defa izliyorum hissine kapıldığım unutulmaz bir film. Halbuki sürprizlerle dolu filmleri tekrar izlemek genelde izleyicileri sıkar. Ancak bu filmi güzel yapan sürprizlerinden ziyade senaryonun aktarımında ortaya konulmuş müthiş performanstır. Puanım 9/10 ve favorilerimden





  • Forrest Gump
    Forrest Gump hakkında;

    Forrest Gump; ismini bile duyduğumda yüzümde hala bir gülümseme belirir. Ustaca kurgulanmış bir hikaye, yerinde espiriler, dozajı iyi ayarlanmış dram ve tabii ki Tom Hanks. Filmi izlerken Tom Hanks i değil gerçekten Forrest ı izliyor olacaksınız. İşte oyunculuk budur. Asıl görünümünden, karakterinden sıyrılıp canlandırdığı kahramana bürünebilenler ve bunu seyirciye inandıranlar gerçek oyuncudur. Ayrıca filmin geçtiği dönemlere öyle güzel göndermeler yapıyor ki, filmin ruhuna hiç zarar vermeden, sizi sıkmadan sizi dönemin içine çekiyor. Müthiş ya ne diyeyim...Puanım 9.5/10 ve favorilerimde




  • Hatırlanacak Bir Anı
    Beni ağlattıran nadir filmlerdendir. Konusu çok bilindik gelebilir ancak oyuncuların ve repliklerin bu tanıdık durumu yansıtması duygu yoğunluğunda tavan yaptırmış. Benim de ilk izlediğim Kore filmiydi, şiddetle tavsiye edilir. Puanım 9/10




  • Pan'ın Labirenti
    Pan'ın Labirenti hakkında;

    Mükemmel bir filmdi. Giriş, gelişme, sonuç kusursuz. Dikkat ettiyseniz filmde bir avuç insan ve küçük bir kasaba var ama oyunculuk, senaryo ve filme yayılan ve sonunda tamamen çalan o müthiş müzik...Bazı filmler özellikle bazı insanları çok fazla etkiliyor sanırım, bu film benim için öyle birşey. İspanyanın o karanlık dönemini küçücük kasabaya harika uyarlamışlar. Ofelia ise karların içerisindeki bir kardelen gibi, vahşete karşı masumiyetiyle karşı çıkıyor. Filmde inanılmaz görsel efektler yok, hatta yer yer çok gülünç kostümler ortaya çıkıyor ancak filmdeki atmosfer sizi öyle sarıyor ki bunları hiç mi hiç yadırgamıyorsunuz. İzleyin diyorum, puanım 9/10 ve favorilerimde.




  • Narnia Günlükleri: Prens Kaspiyan
    Bu filmde 1. filmde eleştirdiğim savaş sahnelerini düzeltmişler daha gerçekçi olmuş ancak yine senaryo daha bir berbat olmuş filmin sonunu zor getirdim 150 dakikalık bir işkence gibiydi. 3. sü çıkacakmış, demek ki kazanıyorlar ama 3. ye dayanacağımı sanmıyorum.




  • Narnia Günlükleri: Aslan, Cadı ve Dolap
    Narnia serisini bir türlü sevemedim. İlk film beklediğim kadar iyi değildi hatta senaryo ve oyunculuk tek düzeydi. Anlatılan o fantastik dünyaya bir türlü giremedim. Bir de ortada Harry Potter gbi bir fantastik film dururken -ki onu da bir türlü sevemedim- buradaki hikaye çok sıradan. Aslan çok yapmacık duruyor. Kocaman bit savaş oluyor ama kimsenin üzerinde yaşanan savaşın fiziksel kalıntısı yok. İnsanın üzerinde biraz toz olur , terler, kııç izleri falan. Belki kitabını okumadığımdan bu kadar kötü gelmiştir ya da bana hitap etmeyen bir tarzı var sanırım. Fantastik flmleri severim ancak bu film çok çocukça kalmış. Puanım zorlamalı 6/10




  • Öldüren Sis
    Öldüren Sis hakkında;




  • Filmi sinemada izlemiştim, açıkçası çok da beğenmedim, marketteki insanların, o deli kadına nasıl inandığını ve bunun uzaylılarla ne alakası olduğunu anlayamadım. Markete doluşmuş bir yığın insan ve dışarıda uzaylılar. Evet psikolojik açıdan olaya bakılmış yani çok fazla görsel efekt ve aksiyon beklememek lazım ancak o açıdan da başarılı bir film değil. 120 dakikalık bu filmde sadece çatlak bir kadın ve onun hezeyanlaına inanan insanları gördüm. Senaryo var bile diyemeiyorum, inanın filmin farklı yönlerden çok düşündüm. Ama elle tutulur birşey bulamadım. Puanım 5.5



  • Donnie Darko
    Donnie Darko hakkında;

    Film izlemek için her zamanki hazırlıklarımı yaptım. Tarayıcımın bir sekmesinde imdb, bir sekmesinde sinemalar,com var. Puanlara ve yorumlara bakıyorum hedefim Donnie Darko. Bu kadar olumlu yorum alan bir filmi 9 senedir nasıl izlemediğime hayret ederek başlıyorum izlemeye. Öncelikle filmin giriş kısmı sizi ekrana saplıyor. Ve Donnie nin yüzündeki o orjinal, karizmatik gülümseme, filmdeki esrarengiz ve bir o kadar da gerilimli hava, Donnie Darko\'nun kaliteli ellerden çıktığını hemen farkettiriyor. Film gerçekten fazlasıyla karışık ve ilk izlemede hemen farkedilemeyecek bir sürü ayrıntı ve olay örgüsü var. Tabi bu farkedilmeyenler filmi daha bir esrarengiz yapıyor. Ve film bitti. Üzerimdeki etkisi olağanüstü değil ama etkilenmedim diyemem özellike final müziği mest ediyor tabi. Hemen sarılıyorum klavyeme ve tonlarca bilgi yığınından filmi daha iyi anlayabilmek için aşırmalar yapıyorum ve filmi tekrar izliyorum. Sonuç; buradaki yorumlar her ne kadar olağanüstülük konusunda fikir birliği etmişse de bana pek öyle gelmedi. Evet film güzel, kaliteli ancak bir film bu kadar zor anlaişılır olmamalı. Paralel evrenler, zaman yolculuğu, metal ve suyun sembolik anlamları vs. Bu zor anşlaşılırlığı kaldırdığınızda geriye önceden de kullanılmış tanıdık bir senaryo çıkıyor. Bu film daha sonrasında çekilen Kelebek Etkisi kadar beni etkiledi diyemem. Yine de farklı bir film tavsiye ederim, Puanım 7,7/10




  • Millennium Actress
    Millennium Actress hakkında;

    Anime fena değildi ama biraz daha farklı yapılabilirdi, giriş çok güzel, malzeme iyi ancak ben daha ilgi çekici bir senaryo beklerdim. Puanım 6.5/10




  • Deney
    Deney hakkında;

    Açıkçası hiç sevmedim bu filmi, senaryo zaten berbat ötesi 50 lerin bilim kurgularına benziyor. Ya yorum yapmak bile gereksiz. Adrien Brody ye gelince böyle saçma bir filmde oynaması değerini düşürüyor , yazık ediyor kendine.Puanım 5.5




  • Yüzüklerin Efendisi: Kralın Dönüşü
    10 kez izlediğim tek film dir. 2 kez sinemada, 4 kez bilgisayarımda ve 4 kez de 3 lü seri şeklinde. Belki biraz abartı gelebilir ama bu filmi izledikten sonra yaşadığım duyguları ve heyecanı başka filmde yaşayamadım. 10 puan verdiğim iki üç filmden bir tanesidir. Hani susayınca "susadım" dersiniz ya bendeki de o misal "LOTR izlemem lazım" deyip kuruluyorum bilgisayarın başına. Devrim niteliğindeki savaş sahneleri ve müthiş uyarlamasıyla sözcük bulunamayacak kadar müthiş bir film. Kitaplarını da okumuştum lisedeyken. Genelde uyarlama filmler, kitap versiyonlarını okumuş izleycilerine yetersiz gelir "şu olmamış, şu rol oturmamış, şu olaylar eksik kalmış..." denilir,sitem edilir. Ancak kitaplarını okuyan ve en az filmleri kadar güzel olduğunu düşünen bana göre filmler kesinlikle kusursuz olmuş. (sadece Aragorn karakterinden biraz şikayetçiyim, çok geri planda kalmış filmlerde) Puanım 10/10






  • Prestij
    Prestij hakkında;

    2007 de en iyi film oscarını The Departed almış. Yazık etmişler bu filme. Evet o filmde güzel ama bence tek düze bir hikayeden oluşuyor. Oyuncularından etkilnerek verilmiş bir bir oskar bence. Zaten akademi ödülleri meşruiyetini kaybetmiştir, neye göre ödül verdikleri belli değil.

  • Son Hava Bükücü
    Son Hava Bükücü hakkında;

    Animesini izlemesem 6.5 falan verirdim Ama animesiyle karşılaştırılıdığında ancak 4 veririm. Verdiğim bu puanın da 1 i efektlere olurdu. Ayrıca bu filmi değerlendirirken animesiyle karşılaştırarak değerlendirmek daha doğru olur kanısındayım. Çünkü yapımcıların ilk hedefi Avatar animesini izleyen kitleye ulaşmaktı. Ama ne yazık ki güzelim fırsatı heba etmişler. Öncelikle oyunculuk sıfır, o oyuncular avatarı izledi mi bilmiyorum ama animedeki o heyecanın yüzde birini göremedim. Filmdeki en büyük saçmalık Zuko rolüne Dev Patel gibi bir Hindliyi oynatmaları. Allah aşkına tamam animedeki her karakterin aynısını bulamazsınız ama çizgi filmdeki Zuko karakterinin gözleri bildiğiz çekik artı adam beyaz tenli artı saçı geleneksel çin tarzında yani büyük kısmı kel ve kuyruk saç var. Gidin bulun bi tane japon onu oynatın, bir sürü japon film yıldızı var ya en azından madem bulamadınız bulduğunuz adamı biraz ona benzetin ne bileyim saçını kesin. Yani animesini çok seven biri olark gerçekten hayal kırıklığına uğradım. Yazık olmuş. 4/10




  • Yasak Bölge 9
    Yasak Bölge 9 hakkında;

    Hollywood bilim kurgu basmakalıplarından uzak, özgün bir bakış açısıyla ve mütevazi (diğer Hollywood yapımalarına göre) bütçesiyle alkışı hakeden bir yapım. Öncelikle bu filmde uzayılar gökdelenlerle döşeli New Yorka ya da Amerika nın herhangi bir şehrine inmiyor. Tüm dünyayı Amerikalılar da kurtarmıyor. Filmde bilim kurgu dan ziyade gerçekler var. Yani ...uzaylılar dünyaya inse insanlar nasıl tepki verirdi? sorusuna gerçekçi cevaplar veriyor. Hollywood bu soruyu hep şu şekilde geçiştirmiştir "ailesiyle sorunlar yaşayan gizli bir süper kahraman uzaylıları yener ve iyiler kazanır ailesyle de arasını düzeltir". Bakın bu kurgu o kadar klişe oldu ki 2012, ve Dünyalar Savaşı filmleri bunlardan sadece bir kaçı. İşte 9. Bölge bu klişeleri yıkıyor ve karşımıza bi süper kahraman çıkarmıyor. Wikus adında; ilk bakışta saf sayılabiilecek bir adam ve onun etrafında gelişen uzaylı-insan etkileşimi. Ve bunu belgesel tadında müthiş bir anlatımla veriyor. Kamera açıları, röportajlar ve hikaye öyle iyi kurgulanmış ki -özellikle ilk 30 dksında- "ya gerçekten uzaylılar dünyaya geldi mi acaba?" diye sormadan edemiyorsunuz. Başlardaki belgeselvari anlatım biraz sıkabilir ama gittikçe yükselen heyecan ve tempo sizi koltuklarınıza yapıştıracaktır. Neill Blomkamp bu filmi önceden yaptığı bir kısa filmden esinlenerek yapmış, onu da izlemenizi tavsiye ederim. Bunlara ilaveten Peter Jackson gibi dahi bir yönetmen parasını boş işlere yatırmaz. Sonuç olarak film mükembel, ancak bu filmle aynı zamanda gösterimi gire 2012 nin gölgesinde kalmasından ötürü Türkiyede pek fazla rağbet görmedi ne yazık ki. Puanım 8.5/10




  • Ghost in The Shell 3
    Ghost in the Shell in 1. bölümü gerçekten güzeldi ancak bu bölümde biraz sıkıldım açıkçası, en azından 2. filmdeki gibi tonlarca özlü söz yoktu.Sanırım bu filmin ünü dizi şeklindeki versiyonundan geliyor. en kısa zamanda izleyeceğim umarım bu bölümü kadar sıkıcı olmaz. 6/10




  • Vexille
    Vexille hakkında;

    Senaryosuyla, çzimleriyle ve verdiği mesajlarla müthiş bir animeydi. Söylenecek fazla bişey yok kesinlikle izleyin. Puanım 8/10




  • Tokyo Tanrıları
    Tokyo Tanrıları hakkında;

    Çok güzel, renkli ve komik bir animeydi, tavsiye ederim ayrıca bu filmin yönetmeni japonya da çok meşhur diğer filmlerini de izlemenizi öneririm. 7.5/10




  • Kick-ass
    Kick-ass hakkında;

    Çok farklı bir film olmuş, açıkçası bu kadar beklemiyordum imdb deki puanına bakarak istemeye istemeye izlemeye başladım. Belki beklentimin çok düşük olmasından inanılamaz harika buldum filmi. Öncelikle fragmanı izlediğinizde "bu ne ya saçma sapan lise gençlerini anlatan hollywood filmi" diyebilirsiniz. Ama hiç de öyle değil. Filmdeki çizgi roman havası, senaryo ve bunları birleştiren karakterler çok güzel anlatılmış. Komedi unsuru çok akıllıca ve yerinde yani sırf komik olsun diye yapılmamış. Hareketli filmleri seven arkadaşlar da bu filmde aradıklarını bulacaklardır. Neyse çok abartmayayım izleyin güzelfilm. Puanım 8/10




  • Kehanet
    Kehanet hakkında;

    Filmin giriş kısmı harika, bir anda saplanıp kalıyorsunuz filme ama devamında özellikle sonunda hüsrana uğruyorsunuz. Yine de güzel bir film izlenebilir. Puanım 10/7




  • Hiç Bitmeyen Öykü
    Bu filmi televizyonda izlemiştim 90'larda. Çok hoşuma gitmişti, fantastik bir dünya ve ona kazara giren bir çocuğun hikayesi. Filmin konusu çok klişe gelebilir, ama yıl 1984 yani ortada yüzüklerin efendisi, harry potter, narnia falan yok. Çocukken izleldiğim bu film bittikten sonra "ben de orada olsam, benim de uçan bir köpeğim olsa..." diyerek iç geçirdiğimi çok net hatırlıyorum. Bence bu tarz teknik altyapı gerektiren filmleri yapım tarihindeki şartlara göre değerlendirmek lazım. Senaryo ve hikayeyi de aynı şekilde tabi. Yani şunu sormak lazım o döneme kadar yapılmış fantastik filmlerde beni bu kadar heycanladıran bir flm varmıydı? Evet Star wars, Terminatör, Uzay Yolu gibi efsaneler o öneme ait diyebilrisiniz ama o zaman fantastik ve bilim kurgu arasındaki ince nüansı kaçırmış olursunuz. Puanım 10/7.5




  • Elm Sokağında Kabus 7: Yeni Kabus
    Her bölümünü üçer kez izlediğim nadir seri filmlerden Robert Englund'un hayat verdiği unutulmaz Freddy Krueger karakteri efsaneler arasına girmiştir heralde. Rüya temasını öyle bir işlemiştir ki hepimizin çocukluğuna damgasını vurmuştur. Inception filminin senaryosuna orjinal diyenlerin kulakları çınlasın:)





  • Halka 2
    Halka 2 hakkında;

    Birinci film kadar olmasa da beni etkileyen nadir gerilim filmlerindendir. Tavsiye ediyorum 10/7.5




  • Halka
    Halka hakkında;

    Korku filmlerine bir türlü ısınamadım, bir gülmedir tutuyor beni nedense, ama bu film gerçekkten farklıydı, hikaye orjianldi ve gerilim temasını çok ustaca kullanmışlar. Özellikle video kasettki görüntüler, kızın kuyudan çıkışı, saçları filmin en çarpıcı kareleriydi. Çocuk oyuncu müthişti Naomi ablamıza zzaten söze gerek yok. Ancak bu filmin japon versiyonuda varmış onu da izleyeceğim. önce orjinalini izlemek isterdim ama nasip. Puanım10/8.5




  • Ölümcül Deney: Dejenerasyon
    Bu tarz animasyonlar çok fazla çıkmıyor maaleysef. Sıkılmadan izledim ama biraz daha uzun olabilirdi. Leon karakteri müthişti. İzlemenizi tavsiye ederim. 10/7.5







  • Daha iyi birşey bekliyordum açıkçası, yine de izlenebilir bir film. Bence seriye devam edilebilir ama dah yaratıcı olıunmalı, senaryo da birz daha yoğunlaşılırsa eminim çok daha etkileyici filmler yapılabilir çünkü konu buna müsait.



  • Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı
    Film güzeldi, ama aynı şeyler biraz sıkıyo tabi. Yine de filmin drifte yoğunlaşaması orjinal olmuş, puanım 10/7




  • Final Fantasy 7
    Final Fantasy 7 hakkında;

    Teknik olarak özenle yapılmış bir animasyon, özellikle oyun versiyonuyla haşır neşir olanlar için büyüleyici bir aktarım. Ancak sanki biraz fazla uzun olmuş, bazı bölümlerinde sıkabiliyor ayrıca hikaye o kadar karışık ki sanki onlarca bölümü oynamış bir anime serisinin film versiyonunu izliyorsunuz. Yani senaryoya çok şey sıkıştırmışlar. Ayrıntılara dalmak yerine ana temayı daha yüzeysel bir konsepte oturtsalardı daha iyi olabilirdi. Bir de filmin sonuna doğru çıkan diğer süper kahramnlar keşke filmin başından itibaren çıksaydı. Puanım 10/7




  • Sherlock Holmes
    Sherlock Holmes hakkında;

    Jude Law favori oyuncularımdan, Robert Downey Jr. da Jude Law kadar karizmatik bir oyuncu, Ancak filmi sinemada izlemem rağmen pek beğenmedim, Sıkıcı geldi, filmin sonunda şaşırtmak istemişler ma birz basit kaçmış. Mekan tasarımları, giysiler vs teknik larak mükembel oyuncular da müthiş ama hikaye, senaryo berbat. Yine de izlenebilecek br film.10/6.5




  • Başlangıç
    Başlangıç hakkında;

    IMDB de ilk 10 da ve burada da yüzlerce olumlu yorum var. Bu yüzden çok büyük beklentilerle gittim filme ve açıkçası beklediğim kadar değildi. Bence biraz abartılıyor, bunun gibi klasik bir Hollywood filmi asla başyapıt olamaz. Başyapıt dediğimiz filmler sinema dünyasını değiştirmeli, bir çığır açmalı, konusuyla, senaryosuyla benzersiz olmalı. Şimdi Inception ı bu doğrultuda değerlendiridiğimde onu başyapıt yapacak hiç bir şey görmüyorum. Acaba ben birşey mi kaçırdım diyerek filmi iki kez daha izledim ama hayır asla abartıldığı kadar güzel bir film değil. Öncelikle filmde yapılan en büyük hata Di Caprio nun önceki filmi olan Zindan adasındaki durumuyla benzerliği, yine çocuları var, onlara kavuşamıyor, karısıyla tarışmalı vs. Klasik bir hikaye. Filmin ana teması etkileyici;rüyalar ancak bu hiç işlenmemiş bir tema değil. Bu temayı işlemiş onlarca film var. Senaryonun işlenişine gelince, sanırım herkesi yanıltan nokta da burası. Önce hikaye yazılmış ve bu hikaye başından sonuna direkt olarak anlatılmamış da sonundan bir parça ortasından bir parça serpiştirilmiş ama ana tema da bir orjinallik yok. Di caprio nun oyunuluğuna gelince bence kendini tekrar eden bir oyuncu mimikler olsun, ses tonu olsun senaryosu farklı bir çok film de hep aynı karakteri izliyorsunuz havasına sokuyor insanı yani bana göre filmdeki karaktere bürünemiyor. Yanlış anlaşılmasın Di Caprio nun oyunculuğunu sevmemem bu filme olan yaklaşımımı etkilmez örneğin New York çeteleri filmini byük bir hayranlıkla izlemiştim.
    Son olarak puanım 10/7




  • Wallace & Gromit In The Curse Of The Were-rabbit
    2006 en iyi animsyon dalında oskar alan bu film gerçekten güzel ve eğlendirici ancak oskarı asla haketmiyor hele Miyazaki Usta nın Şürüyen Şato filmi bi tarafta dururken




  • Yürüyen Şato
    Yürüyen Şato hakkında;

    Hani bazı filmler vardır, seversiniz, izlediğinizde içiniz ısınır, insan yapımı değil de gökten zembille inmiş gibidir. O filmi neden sevdiğinizi anlamazsınız. Yürüyen şato bunlardan birisi. Fantazi anime dünyasının en büyük ustası Miyazaki den bir başyapıt. Filmin bence en büyük özelliği şu; klasik amerikan animasyonlarında olduğu gibi popüler kültürü olabildiğince sömürerek yapay bir dünya oluşturma gayreti yok. Kendi halinde, saf hayal gücü var bu filmde. İçinizdeki saf duyguları ortaya çıkarmak istiyorsanız kesinlikle bu filmi izleyin. 10/9




  • Final Fantasy
    Final Fantasy hakkında;

    Bu filmle anime dünyasına girmiştim, senaryosuyla çizimleriyle ve hiç sıkmayan akışıyla izlenebilecek bir film. Karakterlerin mimikleri biraz donuk olmuş maalesef, 3 boyutlu kaliteli çizeyim derken göz ve yüz hareketlerinde bazı tutarsızlıklar olmuş ve filmi izlerken ne yazık ki rahatsız ediyor. Her şeye rağmen 2001 de yapılan en iyi anime diyebilirim.




  • Uchû Senkan Yamato: Fukkatsuhen
    80 ve 90'larda çocukluklarını geçirmiş arkadaşlar bu çizgi fimi hatırlayacaktır. O dönemdeki ismini hatırlayamıyorum ama başladığında beni heyecanladıran çok farklı bir animeydi. Arada bir net den eski bölümleri indirerek eski günleri yad erderdim. 2009 da anime filmi çıktığını dyduğumda hemn ardadım ve buldum. Dizi versiyonunu izleyen izlemeyen herkes bu anime yi sevecektir kesinlikle izlemenizi tavsiye diyorum. Çizim kalitesi yüksek ve eski karakterlerin ana hatlarına dikkat ederek güzel bir iş çırkarmışlar. Bu arada 1 Aralıkta filmi de geliyor, tabi Türkiye ye gelir mi bilemiyorum.